Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
İlahi SözleriNasib Eyle Sözleri Yarab Bu haber 2372 defa okunmuştur. İslamda Yılbaşı. İslamda Yılbaşı
Necip Fazıl Kısakürek Sözleri. Fikir besler, siyaset öldürür Siyaset, fikrin kendisi değil; posasıdır. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya Alsa buz gibi taşlar, alnımdan bu ateşi Dalıp; sokaklar kadar esrarlı bir uykuya Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi! imanın ticaretini yapanda, iman arama !
Necip Fazıl Kısakürek şiirleri ve sözleri yoğun olarak araştırılıyor. Bugün 24 TV'de canlı olarak yayınlanacak program Star Gazetesi tarafından düzenleniyor. Geceni onur konuğu ise
Necip Fazıl: "_ ikinci kim oldu?" diye sorar! Dostu donar kalır! Çünkü, birinci Necip Fazıl Kısakürek olmuştur. _____ Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşır: "Üstad, peygamberlere ne gerek var, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik." diye sorar. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
Busayfa da Necip Fazıl Kısakürek şairine ait şiirlerini bulabilirsiniz. Necip Fazıl Kısakürek şairi ve daha fazlasınu bu bu sitede bulabilirsiniz.
0CdVVXs. Necip Fazıl Kısakürek’in En Güzel ve Kısa Aşk Şiirleri Necip Fazıl Kısakürek 1904 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Şair, roman ve oyun yazarı olan Kısakürek aynı zamanda İslamcı ideolog olarak bilinmektedir. Yaşamı boyunca eser üreten Necip Fazıl Kısakürek geriye birçok eser bırakmıştır. Bu eserleri arasında en çok okunanlar ise şiirleridir. Bizler de bu içeriğimizde tıpkı Necip Fazıl Kısakürek sözlerinde olduğu gibi en güzel şiirlerini derledik. İşte Necip Fazıl Kısakürek’in en güzel, kısa ve uzun aşk şiirleri… Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri; 1. Ayrılık Vakti Akşamı getiren sesleri dinle Dinle de gönlümü alıver gitsin Saçlarımdan tutup kor gözlerinle Yaşlı gözlerime dalıver gitsin Güneşle köye in, beni bırak da Küçüle, küçüle kaybol ırakta Şu yolu dönerken arkana bak da Köşede bir lahza kalıver gitsin Ümidim yılların seline düştü Saçının en titrek teline düştü Kuru yaprak gibi eline düştü İstersen rüzgara salıver gitsin 2. Veda Elimde, sükutun nabzını dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin! Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin! Yürü, gölgen seni uğurlamakta, Küçülüp küçülüp kaybol ırakta Yolu tam dönerken arkana bak da, Köşede bir lahza kalıver gitsin! Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgara salıver gitsin! 3. Beklenen Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? 4. Bekleyen Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım! Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki Odur sarsan pencereleri, De ki Rüzgâr değil, odur haykıran! Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü, Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir, Bana kalacaksın yine son günü. Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye, Toprağında bir taş olur, beklerim... 5. Hatrına Düşeceğim Kopkoyu bir sis içinde bir akşam Hatırına düşeceğim belki Bir an ıslayacak yağmur yüzünü Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın Sonra sıcak yatağında uzun uzun Ağlayacaksın Ağlayacak.! Boğazında bir şeyler düğümlenecek Ah yanımda olsaydı diyeceksin Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak İliklerine işleyecek bensizlik Kahrolacaksın...! Bir sigara tüttüreceksin ihtimal Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karşına Bir Şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın..! Gönlünden atamadığın gibi kafandan da Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman Anlayacaksın..! Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde işlemeyecek Unutmak isteyeceksin her şeyi Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi Kıvranacaksın.! 6. Kurtuluş Bestesi Aç kapıyı haber var, Ötenin ötesinden. Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin. Gönül gönül girilsin. İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden. 7. Geceye Şiir Kalbim bir çiçektir,gündüzler ölgün; Gelin,gelin,onu açın geceler! Beni yadedermiş gibi,bütün gün Ötün kulağımda,çın,çın,geceler! Geceler çekmeyin benim için hüzün, Gelin siz,ruhumu tenimden süzün; Bırakın naşımı yerde gündüzün, Gölgemi alın da kaçın geceler! 8. Yolculuk Yolculuk, her zaman düşündüm onu; İçimde bu azgın davet ne demek? Oraya, nerdeyse güneşin sonu, Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek. Altımdan kaydırdı bir el minderi; Herkes yatağında, ben ayaktayım. Bir gece, rüyada gördüğüm yeri, Gözlerim yumulu, aramaktayım. Beni çağırmakta yabancı dostlar; Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız. Eski evde, şimdi bir başka ev var Avlusu karanlık, suları tadsız. Her akşam, aynı yer, aynı saatte, Güneşten eşyama düşen bir çubuk; Yangın varmış gibi yukarı katta, Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk! Başım, artık onu taşımak ne zor! Başım, günden güne kayıtsız bana. Dalında bir yaprak gibi dönüyor, Acı rüzgarların çektiği yana... 9. Uyan Yarim Uyan yarim, uyan, söndü yıldızlar, Gün, karşı tepeden doğmak üzredir. Her sabah güneşi seyreden kızlar, Mahmur gözlerini oğmak üzredir. Uyan yarim, sesler geldi derinden, Karanlık oynadı, koptu yerinden; İlk ışık, kapının eşiklerinden, Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir. Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık, Baygın gözlerimi aldı aydınlık, İçimde tıkandı, kaldı ayrılık, Bu aydınlık beni boğmak üzredir. 10. Kadın Kalıp değil bir fikir... Elmas sorguçlu fakir; Açıkta sırrı bakir; Kadın... Çölde kaçan bir serap; Yönü kementli mihrap... Madeni som ıstırap; Kadın... Dipsiz hasrete tuzak; En yakınken en uzak.... Tadı zehrinde erzak; Kadın... Bir işaret, bir misal; Ayrılık remzi visal... Allah'a yol bir timsal; Kadın... 11. Dayan Kalbim Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık! 12. Bu Yağmur Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince, Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur. Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak. Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün, Sulardan, seslerden ve gecelerden... 13. Olmaz Mı? Yön yön sarılmışım ne yana baksam; Sarılan olur da saran olmaz mı? Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam; Geçip de aynaya, soran olmaz mı? Bir parçacığım ben, bütüne hasret; Zaman döne dursun, o güne hasret; Ruhumsa zamanın üstüne hasret; Ebediyet boyu bir an... Olmaz mı? 14. Saçların Saçların omuzlarından aksın Mermer üzerinden geçen su gibi İçinde ezgin bir his duyacaksın Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi Saç tel tel örtüler hep tül tül düşer Gözünün değdiği yere gül düşer Sonunda sana da bir gönül düşer Gönlümün şimdiki duygusu gibi Dillerde dökülüp sayılır saçın Sıcak nefeslerle bayılır saçın Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın Kararan gözlerin buğusu gibi 15. Otel Odalarında Bir merhamettir yanan, daracık odaların İsli lambalarında, isli lambalarında. Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış, Küflü aynalarında, küflü aynalarında. Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam, Kırık masalarında, kırık masalarında. Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır, İzbe sofalarında, izbe sofalarında. Atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı, Çivi yaralarında, çivi yaralarında. Duyuluyor zamanın tahtayı kemirdiği Tavan aralarında, tavan aralarında. Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere, Otel odalarında, otel odalarında.
Ünlü sözler sayfamızda şimdi de çok büyük bir şairin sözlerine yer veriyoruz. Bu sayfamızda en güzel Necip Fazıl Kısakürek sözlerini sizler için hazırlamaya çalıştık. Mutlaka baştan sona okumanız gereken bu müthiş sözler sizleri de bizim gibi etkileyecektir. Sayfamıza siz de sevdiğiniz, beğendiğiniz güzel sözler yollayabilirsiniz. Sayfalarımız ve sitemiz hakkında eleştiri yapabilirsiniz. Bu anlamlı Necip Fazıl Kısakürek sözlerini facebook, twitter, gmail ya da instagramda da paylaşabilirsiniz. Sitemiz ve sayfamız hakkında eleştiride bulunmak ya da sitemize güzel sözler eklemek isterseniz bize yorum bölümümüzden ulaşabilirsiniz. Ölüm güzel şey budur perde ardından haber Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor! Çile çekmeyen insandan adam olmaz.. Konuşsam dilim yanar, sussam kalbim. Ağlayabilseydiniz; anlayabilirdiniz… Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar, Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar. Allah’ım! Senden ne gelecekse gelsin. Sen ki Rahmetinle de kahrınla da güzelsin.. Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes. Ey k*hpe rüzgar artık ne yandan esersen es.. Tutuşturanlar lügat kitabını elime, Bilsinler Allahtan başka bilmiyorum kelime. Fezada “Allah diye bir şey yok” iddiası, Gel gör kaç füzeye denk, bir müminin duası. Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, Namaz vaktinden başka anını gözlediğim… Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık; Anla ki, yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık … Her fikir, her inanış, tek mevsimlik vesselam; Zaman ve mekan üstü biricik rejim, İSLAM. Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı, Elindeyse, beyazdan gel de sıyır beyazı… Tek neşe bu dünyada, var olmanın sevinci; Ve tek ilim, varlığın bilinmeden bilinci… Neye baksam aynı şey, neyi görsem aynı şey… Olan sensin, hey gidi hakikat sultanı hey! İman, ihlas, vecd ve aşk, bunlar birer kelime… Kelimeyi boğardım verselerdi elime… Bu yük senden Allahım, çekeceğim, naçarım! Senden sana sığınırım, senden sana kaçarım… Bir bölünmez ki, insan, onu zaman bölüyor; İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor… Hasret bir rüzgâr, kapı kapı aralar geçer; Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer… Mutlu adam, dünyayı bir acı gurbet bilen; Öz vatan pınardan, ölümü şerbet bilen… Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı, Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı!.. Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık. İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı; Belli ki; yakınımız yoktur Allah’tan gayrı.. Sizin oynadığınız uzun eşek birdirbir Ya bizim ki o tek yol bir tanedir birdir bir..! Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım. Gözüm aklım fikrim var deme, hepsini öldür. Sana göl gibi gelen o çöl diyorsa çöldür. Diyorlar bana Kalsın şiir de söz de yerde! Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde? Hangi dağa tırmansam muradım ötesinde Murad bugün değil her günün ertesinde. Halim açık denizde düdük çalan bir gemi, Kim duyar ötelerden haber veren bestemi. Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu, Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.. Yarın elbet bizim, elbet bizimdir; Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.’ Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, İslamda ise yol açıcı bir kanattır. Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın, Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya, Alsa buz gibi taşlar, alnımdan bu ateşi, Dalıp; sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi! Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, Onu İstanbul’ diye toprağa kondurmuşlar. Beni kimsecikler okşamaz madem, Öp beni alnımdan, sen öp seccadem. İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa, İmha için de o kadar cehalet kafidir. Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu? Geçti, isteme gelmeni, Yokluğunda buldum seni. Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur, Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur. Uğruna ölmekse seni yaşatmak, Bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, Gururdur, namustur, Bayrak ve Sancak, Aksada kanım zalimi güldürmem! Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse, Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse. Anladım işi; San’at ALLAH’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk Çocukta uçurtmayla göğe çıkmaya gayret Karıncaya göz atsa niçin? Nasıl? ne hayret. Sual = Ey veli, insan nasıl olmalı, söyle! Cevap = Son anda nasıl olacaksa hep öyle! Bir anlık emanete ne türlü övünelim, Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim. Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen, gel, seni ayağından öpeyim. Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde Allah’tan nasıl korkmaz, insan onu sevse de. ” Nefis için yazdığı Şiir’i” Güneşle bir tutsam girmez hizaya Dar bulur sığmam der, dipsiz fezaya Kuyruk salar, sonra hırlar ezaya Benim nefsim, benim nefsim..ne köpek Her ağızda her telde fanilik dırıltısı, Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı. Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses, Buluşmalar kaldı mahşere diyor. Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim, Bir delik gösterin de utancımdan gireyim. Gözler, ya merhamet ya da neferetin ışıldadığı bir kandildir. Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.
ABCÇDEFGHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ0-9 Harfe Göre Biyografiler Değerli ziyaretçimiz " sitemize Hoş geldiniz. Bu sayfadaki yazımızın tahmini okuma süresi 8 dakikadır. İyi Okumalar Diliyoruz... Necip Fazıl Kısakürek sözleri yazımızda, Anlamlı Necip Fazıl Kısakürek sözleri, Necip Fazıl Kısakürek abdesti alır Namaza dururuz, Necip Fazıl Kısakürek Adalet Sözleri, Necip Fazıl Kısakürek Ağır Sözleri, Necip Fazıl Kısakürek anlamlı, Necip Fazıl Kısakürek Aşk, Necip Fazıl Kısakürek Aşk Kısa, Necip Fazıl Kısakürek Ayasofya sözleri, Necip Fazıl Kısakürek ayna şiiri sözleri, Necip Fazıl Kısakürek Ayrılık, Necip Fazıl Kısakürek Eserleri, Necip Fazıl Kısakürek gelme artık neye yarar sözleri, Necip Fazıl Kısakürek Hayati, Necip Fazıl Kısakürek Hayatı Kısaca, Necip Fazıl Kısakürek Kaldırımlar, Necip Fazıl Kısakürek kaldırımlar şiiri, Necip Fazıl Kısakürek Kimdir, Necip Fazıl Kısakürek küfürlü Sözleri, Necip Fazıl Kısakürek sakarya türküsü, Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri, Necip Fazıl Kısakürek Siyasi sözleri, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Anlamlı, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Aşk, Necip Fazıl Kısakürek sözleri azabından yine sana sığınırım, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Facebook, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Kısa, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Resimli, Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Siyasi, Necip Fazıl Kısakürek sözleri ve anlamları, Necip Fazıl Kısakürek Türkiye sözleri, Özlü sözler Necip Fazıl Kısakürek sözleri, Üstad Necip Fazıl Sözleri, Anlamlı Necip Fazıl Kısakürek sözleri, Özlü sözler Necip Fazıl Kısakürek sözleri olarak Necip Fazıl Kısakürek sözleri hakkında merak edilenler Üstat Ahmet Necip Fazıl Kısakürek En Güzel Anlamlı Sözleri yazımızda yer almaktadır. Necip Fazıl Kısakürek Biyografi Türk şair, romancı, oyun yazarı Ahmet Necip Fazıl Kısakürek 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul’da “Çemberlitaş’ta, Sultanahmet’e doğru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta” doğmuştur. Ahmet Necip Fazıl Kısakürek çeşitli okullarda, eğitimini farklı okullarda alan Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, Gedikpaşa’daki Fransız Frerler Mektebi’nden sonra 1912’de Amerikan Koleji’ne gitmeye başladı. Orta öğrenimini Bahriye Mektebi’nde yapmıştır 1922. Bu askeri okulda, din derslerini, Aksekili Ahmed Hamdi, tarih derslerini Yahya Kemal’den görmüş, ama asıl anlamda “edebiyat ve felsefeden riyaziyeye ve fiziğe kadar iç ve dış bir çok ilimde derin ve mahrem mıntıkalara kadar nüfuz edebilmiş” dediği İbrahim Aşkî’nin etkisinde kalmıştır. İbrahim Aşkî, verdiği kitaplarla onun “deri üstü deri bir plânda da olsa” tasavvufla ilk temasını sağlamıştır. Kısakürek Bahriye Mektebi’nin “namzet ve harp sınıflarını bitirdikten sonra” Darülfünun Felsefe Bölümü’ne girmiş ve oradan mezun olmuştur 1921-1924. Felsefedeki en yakın arkadaşlarından biri Hasan Ali Yücel’dir. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile bir yıl da Paris’te öğrenim yapmıştır 1924-1925. Yurda döndükten sonra Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında memurluk ve müfettişlik gibi görevlerde bulunmuş 1926-1939, Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Devlet Konservatuvarı ile İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde ders vermiştir 1939-1942. Daha gençlik yıllarında basınla ilişkiye gelen Kısakürek, bu tarihten sonra memurlukla ilişkisini kesmiş, yaşamını yazarlık ve dergicilikten kazanmaya başlamıştır. Necip Fazıl Kısakürek “uzun süren, fakat fikrîfaaliyetini ve yazı yazmasını engellemeyen bir hastalıktan sonra Erenköy’deki evinde ölmüş 25 Mayıs 1983, hadiseli bir cenaze merasiminden sonra Eyüp sırtlarındaki kabristana defnedilmiştir. Necip Fazıl Sabır Taşı adlı oyunuyla 1947 yılında Piyes Yarışmacı Birincilik Ödülü’nü almıştır. Kısakürek’e doğumunun 75. yıldönümü dolayısıyla Kültür Bakanlığı’nca “Büyük Kültür Armağanı” 25 Maysı 1980 ve Türk Edebiyatı Vakfı’nca “Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi” ünvanını vermiştir. Necip Fazılın Yapıtları Şiir Örümcek Ağı 1925, Kaldırımlar 1928, Ben ve Ötesi 1932, Sonsuzluk Kervanı 1955, Çile 1962, Şiirlerim 1969, Esselâm 1973, Çile 1974, Bu Yağmur. Oyun Tohum 1935, Bir Adam Yaratmak 1938, Künye 1940, Sabır Taşı 1940, Para 1942, Nami Diğer Parmaksız Salih 1949, Reis Bey 1964, Ahşap Konak 1964, Siyah Pelerinli Adam 1964, Ulu Hakan Abdülhamit 1965, Yunus Emre 1969. Roman Aynadaki Yalan 1980, Kafa Kağıdı 1984-Milliyet Gazetesinde Tevrika. Öykü Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil 1932, Ruh Burkuntularından Hikâyeler 1964, Hikâyelerim 1970. Anı Cinnet Mustatili 1955, Hac 1973, O ve Ben 1974, Bâbıâli 1975. Necip Fazıl KISAKÜREK Sözleri Abdülhamid’i anlamak herşeyi anlamak olacaktır. Necip Fazıl KISAKÜREK Adalet mülkün temeli ama bir de insanlığın temeli var O da sevgi. Necip Fazıl KISAKÜREK Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir. Necip Fazıl KISAKÜREK Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsizdan korkulur.. Necip Fazıl KISAKÜREK Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa; gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur. Necip Fazıl KISAKÜREK Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz. Necip Fazıl KISAKÜREK Akıldan büyük nimet, zekadan da ağır yük tanımıyorum. Necip Fazıl KISAKÜREK Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Necip Fazıl KISAKÜREK Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah dostunu gördüm bundan altı yıl evvel, bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; oluversem, beklenmez anda allah bir erken.. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah dostu odur ki, nefsine tek pay biçmez; kırk yıl bir eksi ayran özler de onu içmez. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah var fakat bizim ondan, yalnız sorulduğu zaman haberimiz var! Necip Fazıl KISAKÜREK Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah’ı bulamamacasına aramak, ebediyen aramak olan şiirin gayesi, ilk dayanak ve çıkış noktası olarak din temeline muhtaçtır. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah’ım imtihan yollarında yürürken, rahmetinden ümit kesenlerden olmaktan sana sığınırım. Necip Fazıl KISAKÜREK Allah’ın ön pulunu bekleyedursun on kul bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa yaşasın kefenimin kefili karaborsa. Necip Fazıl KISAKÜREK Allahsız adamın fikrine, allahsız cemiyetin mefkuresine, allahsız idarenin başarısına ve allahsız ordunun silâhina inanmıyorum! Necip Fazıl KISAKÜREK An oluyor bir garip duyguya varıyorum; ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum? Necip Fazıl KISAKÜREK Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. Necip Fazıl KISAKÜREK Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma da arz cazibesi kanunundan habersizdir. Necip Fazıl KISAKÜREK Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur! Necip Fazıl KISAKÜREK Ayağın taşa takıldığında Allah kahretsin’ bile dememelisin, dua etmelisin ki taşa takılan bi ayağın var… Necip Fazıl KISAKÜREK Aydınlık yolu herkes bulur mesele karanlık yolda ışık aramak. Necip Fazıl KISAKÜREK Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan… Necip Fazıl KISAKÜREK Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım. Necip Fazıl KISAKÜREK Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam? Necip Fazıl KISAKÜREK Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları ise alçak olmaya gönüllüdür. Necip Fazıl KISAKÜREK Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri! Necip Fazıl KISAKÜREK Ben bir garip tahtım var,ne elimden allah’ sana muhtacım. Necip Fazıl KISAKÜREK Ben geçmişimi durdum, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır! Necip Fazıl KISAKÜREK Ben ve Nazım herzaman kavga etmiştiriz ama biz hapishanede birbirimize ekmek vermiş insanlarız ey benim düşümdekiler nazım sevin demiyorum ama saygı duyun onun kadar Türkiye sevdalısı yoktur. Necip Fazıl KISAKÜREK Beni kimsecikler okşamaz madem, op beni alnımdan; sen op seccâdem. Necip Fazıl KISAKÜREK Benim ayağımın altıda müsait başımın üstüde nerde olacağını sen belirle.. Necip Fazıl KISAKÜREK Benim istediğimi, Allah istemiyorsa konu kapanmıştır. Necip Fazıl KISAKÜREK Benimki benim,seninki de senin! Bu şeriattır.. Seninki senin,benimki de senin!.. Bu tarikattır. Ne benimki benim ne de seninki senin..herşey allah’ın! Buda hakikattır!! Necip Fazıl KISAKÜREK Bin günahın olsa da bana, bir gün ah’ım yok sana.. Necip Fazıl KISAKÜREK Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, istiklal savaşı başlarında ve maraş’ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir. Necip Fazıl KISAKÜREK Bir namazim, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermaye. Necip Fazıl KISAKÜREK Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir. Necip Fazıl KISAKÜREK Biz bize gerici diyenlere ancak deh demek için gerideyiz… Necip Fazıl KISAKÜREK Biz şiiri iman için bilmişiz; ve bu mihrak bilgiyi, her bilginin geçtiği binbir yol ağzı biliyoruz. Necip Fazıl KISAKÜREK Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz. Necip Fazıl KISAKÜREK Bizdeki muhalefet iktidarı düşürme pahasına vatanı düşürmeye razıdır! Necip Fazıl KISAKÜREK Bizler açlıkdan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz. Necip Fazıl KISAKÜREK Bu dünyada renk,nakış,lezzet ne varsa kuşum; gözümde son marifet,azraile tebessüm. Necip Fazıl KISAKÜREK Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, namaz vaktinden başka, anını gözlediğim. Necip Fazıl KISAKÜREK Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geleceksin. Necip Fazıl KISAKÜREK Çok sıkıldıysan hayattan bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir, yaşamak güzeldir. Necip Fazıl KISAKÜREK Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım. Necip Fazıl KISAKÜREK Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette. İsteyen bu dünyada pişer isteyen ahirette. Necip Fazıl KISAKÜREK Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamaz, yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık. Necip Fazıl KISAKÜREK Eğer tadını bilirseniz ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir. Necip Fazıl KISAKÜREK Elindeyse zamana dur geçme diye dayat, bir sigara içmekten daha kısa bu hayat. Necip Fazıl KISAKÜREK Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyor iken, ahiretteki hesabımızın vay haline. Necip Fazıl KISAKÜREK Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıta yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici? Necip Fazıl KISAKÜREK Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır. Necip Fazıl KISAKÜREK İnsanı olgunlaştıran yaşı değil yaşadıklarıdır. Necip Fazıl KISAKÜREK İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork. Necip Fazıl KISAKÜREK İnsanın sevdiğini kaybetmesi dişini kaybetmesi kadar o an yaşar, yokluğunu ömür boyu. Necip Fazıl KISAKÜREK İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar. Necip Fazıl KISAKÜREK Kendi kendimizin altında kalmamalıyız ki, cemiyetin üstüne çıkalım. Necip Fazıl KISAKÜREK Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; dünya beş para etmiyor. Necip Fazıl KISAKÜREK Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır, kimileri de vardır aşkın en yücesini versen de aşağılıktır. Necip Fazıl KISAKÜREK Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür. Necip Fazıl KISAKÜREK Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi Hak’tan ayrılmaktandır. Necip Fazıl KISAKÜREK Ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar. Necip Fazıl KISAKÜREK Ölüm güzel bir şey budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Necip Fazıl KISAKÜREK Ölüm herkesin başına gelir , ama geç ama erken. Ya kazanırken ya da kazandığını yerken. Necip Fazıl KISAKÜREK Ölüm zorların zoru yaşamaksa ondan da zor. Necip Fazıl KISAKÜREK Önüne gelenle değil seninle ölüme gelenle beraber ol. Necip Fazıl KISAKÜREK Öyle ucuz değil gül koklamak. Gül tutan ele diken batmalı, bir aşka gönül veren o aşkın kapısında yatmalı. Necip Fazıl KISAKÜREK Sabır çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir. Necip Fazıl KISAKÜREK Seni affetmek hayatımın en büyük hatasıydı. Nereden bilebilirdim ki katilini affedersen seni yine öldüreceğini. Necip Fazıl KISAKÜREK Sevdiğini belli et, gizlemek başkalarına fırsat vermektir. Necip Fazıl KISAKÜREK Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Necip Fazıl KISAKÜREK Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır. Ama İstanbul’u Bizanslılar almış deyip tekrar savaşır. Necip Fazıl KISAKÜREK Tanrı sizi korusun, bizi Allah korur. Necip Fazıl KISAKÜREK Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Necip Fazıl KISAKÜREK Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara mı koşman gerek? Necip Fazıl KISAKÜREK Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret. Necip Fazıl KISAKÜREK Ya İslam ile yükselir,ya inkarla çürürsün, bu yol mezarda bitmiyor gittiğinde görürsün. Necip Fazıl KISAKÜREK Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın. Necip Fazıl KISAKÜREK Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya. Necip Fazıl KISAKÜREK Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişir isen; hem yolunu kaybedersin hem de dostlarını. Necip Fazıl KISAKÜREK İlginizi Çekebilecek Diğer Kişiler
Necip Fazıl Kısakürek sözleri ve mesajları, özellikle de ölümünün 36'ncı yıldönümünde bir kez daha sevenleri tarafından aranır oldu. Hazırcevap kişiliği, zeka ve mesaj yüklü konuşmaları, şiirleri, eserleri gençlere her zaman ışık olmaya devam ediyor. En güzel Necip Fazıl Kısakürek sözleri her zaman aranan sözler arasındadır. İşte en güzel resimli Necip Fazıl sözleri... Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; beni beklemeyin, o bir hevesti; gelemem, aynalar yolumu kesti. Çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını yorganını satardın. Cevabımın şiddetinden susuyorum! Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, sanki kulağıma gaipten bir ses buluşmalar kaldı mahşere diyor. Fikrin olduğu her yerde şiddet, operatörün neşteri gibi bir nimet, olmadığı yerde de katilin bıçağı şeklinde bir afettir. Öyle insanlar vardır ki; lağıma düşseler, lağımı kirletirler. Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette! İsteyen bu dünyada pişer, isteyen ahirette! Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin! Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için göz yaşı Mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek… Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber! Rahminde cemiyetin ben doğum sancısıyım, mukaddes emanetin dönmez davacısıyım! Sizde olan tükenir onda olan sonsuz, feza sizin olsa ne yapacaksınız onsuz. Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var! Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır. Hayat dediğin Allah için değilse, ne çıkar hayat önünde eğilse. Sanma oruç, bu akşam tıklım tıklım ye diye; bu akşam, yarın oruç tutabilmek için ye. Sabırda pişer koruk, yerle bir olur doruk. sabır, sabır ve sabır, işte Kur’an da buyruk . Haram kazanılan aş, aşıdan sayılmaz… Hak için akmayan yaş, yaştan ayılmaz. Kişi, başım var diye övünmesin; secdeye varmayan baş, baştan sayılmaz. Düşünüyorum O’ndan evvel zaman var mıydı? Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı? Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat. Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat. Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana. Allah var fakat bizim ondan, yalnız sorulduğu zaman haberimiz var! Sonunda eyvah’ diyeceğin şeylere, başında eyvallah’ deme. Pişman ol fakat pişman ölme. Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsızdan korkulur… Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım. Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim! Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda. Ayağın taşa takıldığında “Allah kahretsin” bile dememelisin, dua etmelisin ki taşa takılan bir ayağın var… Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geleceksin! Kadından kendisinde olmayanı isteriz; hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Necip Fazıl sözleriCan saatini Rahman, ezelde kuruvermiş. Bir gün göreceksin ki o saat duruvermiş. Hep nefis çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem; insandan kaçmak kolay, kendimden kaçabilsem. Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır. An oluyor bir garip duyguya varıyorum; ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum? Verirler ” ben acizim, kudret senin” dedikçe… Verenin şanı büyük, sen iste istedikçe… Payımıza sükût düştüğünden beridir, kalbimizin sesini daha bir güzel duyar olduk. Necip Fazıl’a sormuşlar “neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?” “Benim için yanan bir tek o var” demiş… Keşke ben Allah kelimesinden başka, ağzından tek söz bile çıkmayan bir dilsiz olsaydım! Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor! Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla. Kişiye göre davranacaksın, küçükle küçük olacaksın hatta ama seviyesizin seviyesine inecek kadar düşmeyeceksin hayatta… Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Mademki yükseliş var, iniş olmaz olur mu? Patiska kefen çürük teneşir isli kazan. Minarede “ölü var!” diye bir acı sala… Er kişi niyetine saf saf namaz… Ne ala! Böyledir de ölüme kimse inanmaz hala! Ne tabutu taşıyan ne de toprağı kazan… Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, namaz vaktinden başka, anını gözlediğim. Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, imanını göster. Her kahkahanda Allah’a teşekkür etmiyorsan, neden her ağladığında o’na kızıyorsun? Zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat; ona yastıkta değil, secde yerinde rahat… Kula kulluk etme! Unutma ki sen de kulsun. Ve gerektiğinden fazla önem verme! Yoksa unutulursun. İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu. Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu? Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de, aşağılıktır. Düşünmek şu, bu değil, öteleri düşünmek; sizinse düşünceniz yataklarda eşinmek. Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri. Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor, ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz. Soruldu mu ne bilirsin diye; ”haddimi bilirim” soruldu mu ne istersin diye; “haddimi bilir, hakkımı isterim” demeli Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın! Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken… Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum. Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici? Yum gözünü, kalbine her an yokluğu üfür! Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür… Necip Fazıl Kısakürek SözleriSevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir. İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir… Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar. Sokak lambası gibi olma ey yar. Kime yandığın belli olsun. Bir namazım, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermaye. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu! Ölürsün kapanır yollar geriye ben mezarla sırdaş olur, beklerim varılmaz hayale işaret diye toprağında bir taş olur beklerim. Yön yön sarılmışım ne yana baksam, sarılan olur da saran olmaz mı? Kim bu yüzü çizen sanatkar rebam, geçip de aynaya soran olmaz mı? Diyorlar bana, kalsın şiirde sözde yerde, sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde. Her ağızda, her telde fanilik dırıltısı, sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı! Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür… Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür. Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı; elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı! Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek. Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek… Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar; ne kendisine yar, ne kimseye yar, bir rüya uğrunda ben diyar diyar, gölgemin peşinden yürür giderim. Uğruna ölmekse seni yaşatmak bin kere ölürüm de adına leke sürdürmem, gururdur namustur bayrak ve sancak, aksa da kanım zalimi güldürmem! Ömür ağaç dalında savrulan bir yapraktır; ne kadar genç olursan ol sonun kara topraktır! Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim… Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim… Dünya öküzün üstünde derler ama dünyanın üstünde nice öküzler bilirim! İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır… Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak… Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir. Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken… Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken. Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. Benim ayağımın altıda müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle… Gençlik… Gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü. Yalnızım diye üzülmüyorum… Çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz… İçimizde bu kadar perişan hale getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık. Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anladım ki yok Allahtan başkasına yakınlık… Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Önüne gelenle değil, seninle ölüme gelenle beraber ol. Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir. Anladım işi; san ’at Allah ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış… Veren de “O” alan da ”O”, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek. Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti. Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır! Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber sav ? İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kafidir Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu? Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum Tutuşturmuşlar lügat kitabını elime. Bilsin, Allah başka bilmiyorum kelime. Geminin tek kaptanı olur, gerisi mürettebattır. Kalbinde tek sahibi olur, gerisi teferruattır. Olunmayacak her şeyle olabilecek her şeyin kefalet ve keyfiyeti islamda Her şey islam da. Geçti, isteme gelmeni Yokluğunda buldum seni Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür Sonum yokluk olsa, bu varlık niye…? Yarın elbet bizim, elbet bizimdir; Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur’ ” Necip Fazıl Kısakürek ” Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak Kadın ; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim Görevi olmasaydı, sol elimi keserdim Gözler, ya merhamet ya da neferetin ışıldadığı bir kandildir Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın Fikir besler, siyaset öldürür Siyaset, fikrin kendisi değil; posasıdır Sırma renginde pislik, dünyanın süsü püsü, bende tek aziz eşya annemin başörtüsü… Biz bize gerici diyenlere ancak deh demek için gerideyiz… Nöbet sende diye aldanma sakın, zannetme bakidir devranın senin! Bir gün bizim köye yolun düşerse, boynuna asılır fermanın senin! Ey Müslüman, sana düşen nimet sadece çile… Uyumamak ve düşünmeye memur olmak… Bu çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını ve yorganını satardın! Gideriz, nur yolu izde gideriz, taş bağırda, sular dizde, gideriz, bir gün akşam olur, biz de gideriz, kalır dudaklarda şarkımız bizim. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır… Ama İstanbul’u Bizanslılar almış deyip tekrar savaşır. İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal. Sarhoşu bile “Allah diye nara atan bir toplumun geleceğinden ümit kesilmez. Biz şiiri iman için bilmişiz ve bu mihrak bilgiyi, her bilginin geçtiği bin bir yol ağzı biliyoruz. Helal ile beslersen çocuğunu hürmet ile öder borcunu, haram ile beslersen o’nu hakaret ile öder borcunu. Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere, ayağım takılıyor yerdeki gölgelere. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler. Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür. Zamanın çarkları sizi yürütüyor, zamanın çarkları beni öğütüyor… İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork. Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur! Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın… Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım. Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?
Özenle derlediğimiz en güzel Necip Fazıl Kısakürek sözleri burada. Ayrıca Necip Fazıl Kısakürek’e ait resimli sözler ve şiirlerine de sayfamızdan ulaşabilirsiniz. Allahım, Bizi hem af, hem adam et. Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez. Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum. Allah, Izdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez. Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur! Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir. Anladım işi; San’at ALLAH ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. ALLAH de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez. Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağlayabilmek için ille yılanlı kuyuya düşmek mi lazım? Asıl Dünya’nın en korkunç bir yılanlı kuyu olduğunu anlamak yetmez mi? Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur. Beni kimsecikler okşamaz madem. Öp beni alnımdan, sen öp seccadem. Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem. Bu gidişle utanmaktan utanan bir nesil gelecek. Bir hadiseyi düşünebilmek için filozof olmaktan başka çare görmemek, düşünme hakkından vazgeçmek değil midir? Ben, haritada deniz görmüş boğulmuş. Dokuz köyün sahibi dokuz köyden kovulmuş. Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım. Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız. Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır. Biz; Ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.. Benim geçmişim bir çöplüktür, çöplüğü ancak kediler ve köpekler karıştırır. Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir. Ben Türkiye’yi yerin üstündeki 35 milyon ölünün değil, yerin altındaki 35 milyon dirinin koruduğuna inanırım. Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor. Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu? Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar. Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık. Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu? Dipsiz hasrete tuzak, en yakınken en uzak, tadı zehrinde erzak; KADIN! Dünya öküzün üstünde derler ama; Dünya’nın üstünde nice öküzler bilirim. Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa. Başım, onların hepsi için secdeye varsa. Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın. Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin. Fikir besler, siyaset öldürür. Siyaset, fikrin kendisi değil; posasıdır. Tahtadan yapılmış bir uzun kutu, baş tarafı geniş, ayak ucu dar, çakanlar bilir ki bu boş tabutu, bir gün kendileri dolduracaklar. Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum. Kalacak kim var ki dost tomarından, O’ var sana daha yakın şah damarından. Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır. Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür. Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür. Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor. Ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz. Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim. Görevi olmasaydı, sol elimi keserdim. İmanın ticaretini yapanda, iman arama! İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kafidir. İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur. İslamiyet avrupadan gelse müslüman olacaksınız. İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu. Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri. Gözler, ya merhamet ya da neferetin ışıldadığı bir kandildir. Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum! Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür. Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür. Güvenle gel, biterim; öyle ki, hiçbir desteğin olmasa da güvenindeki heybet bana yeter? Böyle gelebiliyor musun? Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten; Affet, senden habersiz kaldığım her nefesten.. Olunmayacak herşeyle olabilecek herşeyin kefalet ve keyfiyeti islamda, herşey islamda! Ölüden haber gelmiş, diri okur anlamaz.. Sorsan herkes müslüman, ne şükür var ne namaz.. Ömrün ilk yarısı; ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da; İlk yarısının hasretiyle geçer. Öyle insanlar vardır ki lağıma düşseler lağımı kirletirler. Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim. Bir delik gösterin de utancımdan gireyim. Parası olan pazardan, İmanı olan mezardan korkmaz.. Posayı cevher sanan kabuk milliyetçisinden, çile çekmeden olmaya bakan ezberci medeniyetçiden, hayat ağacını devirmeyi ve nurlu meyveleriyle ateşe atmayı inkilâp sayan devrimbazdan ve bunlara inananlardan, kapılanlardan iğreniyorum! Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar. Onu İstanbul’ diye toprağa kondurmuşlar. Ruh, dal budak salmış bir ağaç gibi göz önünde bulunan hakikatlerde değil, en derin ve en gizli yerdedir Ruh, insanın tohumudur. Sonum yokluk olsa, bu varlık niye? Seni aramam için beni uzağa attın! Alemi benim, beni kendin için yarattın! Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam. Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir. Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın, Günahın yok sanırken en büyük günahtasın! Sonunda “eyvah” diyeceğin şeylere, başında “eyvallah” deme. Sabır; İncecik Sırat; Murat İçinde Murat.. Sabır HAKK’ a Tevekkül; Sabır HAKK’ a İtimat.. Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam. Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir. Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı. Kâfirler Müslümanlığı bizim bu hâlimiz sanıyor, fakat biz Müslümanlığı kendi hâlimiz sanırsak Allah’a ve Resulu’ne iftira etmiş oluruz! Konuşsam dilim yanar.. Sussam kalbim… Mecnun olup Leyla için çöller aşmıssın ne fayda.. Mûmîn olup Mevla için secdeye varmadıktan sonra.. Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler. Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak. Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak. Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık; Anla ki, yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık. Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır. Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, İMANINI göster. Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar. Hayırlı eş; Allah’ın kuluna özel bir ikramıdır. Hayırsız eş ise Dünya’nın en ağır imtihanıdır. Her kahkahanda rabbine şükretmiyorsan neden her ağlamanda ona kızıyorsun. Hiçbir şey namazla bitmez her şey namazla başlar. Helal ile beslersen çocuğunu Hürmet ile öder borcunu, Haram ile beslersen o’nu Hakaret ile öder borcunu. Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sükûta sebep? Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret; Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret! Veren de “O” Alan da ”O”, Nedir senden gidecek? Telaşını gören de, “CAN” Senin zannedecek. Yalan söylemek beceri ister. Biz de becerikli insanlara aşık oluruz. Yarın elbet bizim, elbet bizimdir; Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur. Yaprak sıkılmıştı ağaçtan, bahane idi sonbahar. Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; Değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın. Yalnız, annem gibi, o ılık sesle, içimde dövünüp ağlama gurbet! Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır. Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri İçin Tıklayın
necip fazıl kısakürek yılbaşı sözleri