LS3cct. Türkiye’ye Yönelik İç ve Dış Tehdit Unsurları Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle dünyadaki önemli ülkelerden biridir. Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği bir bölgede bulunmaktadır. Bir tarafında zengin petrol yataklarına sahip Orta Doğu ülkeleri, diğer tarafında ise Avrupa’nın sanayileşmiş ülkeleri yer almaktadır. Sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan birbirinden farklı ancak ürettikleri ürünler yönünden birbirine muhtaç bu iki bölge arasındaki yollar ülkemizden geçmektedir. Ülkemiz stratejik bakımdan dünyanın kritik bir bölgesinde yer almaktadır. Her şeyden önce önemli deniz yollarına sahiptir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin, Akdeniz’e ve açık denizlere ulaşabilmelerini sağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları ülkemizin sınırları içindedir. Bu da ülkemizin stratejik önemini artırmaktadır. Bu özelliklerinin yanı sıra Türkiye, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir. Tarımsal üretimi yeterlidir. Sanayide de önemli gelişmeler kaydetmiştir. Genç ve dinamik nüfus potansiyeliyle önemli bir avantaja sahiptir. Laik ve demokratik yapısıyla bölgesinin en güçlü devletlerinden biridir. Türkiye, dünya güç dengesinde de önemli bir yere sahiptir. Güçlü bir Türkiye’yi istemeyenler, ülkemizde yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Ülkede anarşi ve terör ortamı yaratarak devlet otoritesini sarsmayı, toplumu yönetilemez hâle getirerek ülke bütünlüğünü parçalamayı amaçlamaktadırlar. Ülkemizi içten bölerek zayıflatma ve ele geçirme taktiği uygulanmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda millî birlik ve beraberliğimizi bozmak amacıyla açık ya da gizli birçok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalardan biri misyonerlik adı altında yürütülen faaliyetlerdir. Bu kişiler çalışmalarını yaparken insanların maddi ya da manevi sıkıntılarından yararlanmaktadırlar.
Türkiye’ye Yönelik İç ve Dış Tehditler Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle dünyadaki önemli ülkelerden biridir. Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği bir bölgede bulunmaktadır. Bir tarafında zengin petrol yataklarına sahip Orta Doğu ülkeleri, diğer tarafında ise Avrupa’nın sanayileşmiş ülkeleri yer almaktadır. Sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan birbirinden farklı ancak ürettikleri ürünler yönünden birbirine muhtaç bu iki bölge arasındaki yollar ülkemizden geçmektedir. Ülkemiz stratejik bakımdan dünyanın kritik bir bölgesinde yer almaktadır. Her şeyden önce önemli deniz yollarına sahiptir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin, Akdeniz’e ve açık denizlere ulaşabilmelerini sağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları ülkemizin sınırları içindedir. Bu da ülkemizin stratejik önemini artırmaktadır. Bu özelliklerinin yanı sıra Türkiye, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir. Tarımsal üretimi yeterlidir. Sanayide de önemli gelişmeler kaydetmiştir. Genç ve dinamik nüfus potansiyeliyle önemli bir avantaja sahiptir. Laik ve demokratik yapısıyla bölgesinin en güçlü devletlerinden biridir. Türkiye, dünya güç dengesinde de önemli bir yere sahiptir. Güçlü bir Türkiye’yi istemeyenler, ülkemizde yı kıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Ülkede anarşi ve terör ortamı yaratarak devlet otoritesini sarsmayı, toplumu yönetilemez hâle getirerek ülke bütünlüğünü parçalamayı amaçlamaktadırlar. Ülkemizi içten bölerek zayıflatma ve ele geçirme taktiği uygulanmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda millî birlik ve beraberliğimizi bozmak amacıyla açık ya da gizli birçok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalardan biri misyonerlik adı altında yürütülen faaliyetlerdir. Bu kişiler çalışmalarını yaparken insanların maddi ya da manevi sıkıntılarından konumu ve sahip olduğu özellikler nedeniyle terör örgütlerinin de hedefi olmaktadır. Bu örgütler bazen yurt içinde bazen de yurt dışında faaliyet göstermektedirler. Bu örgütler Cumhuriyet yönetimine son vermeyi ve ülkemizi parçalamayı amaçlamaktadırlar. Devletin temel niteliklerini yok etmek istemekte ve insan hak ve hürriyetlerini kısıtlamaya çalışmaktadırlar. En fazla kullandıkları yöntem şiddet yolu ile insanları sindirmek ve amaçlarına ulaşabilecek uygun ortam yaratmaya çalışmaktadır. Ülke bütünlüğü ve devletin varlığı açısından bir diğer tehdit unsuru da irticai faaliyetlerdir. Bu faaliyet mensupları da çağdaş değerlere karşı çıkıp, akla ve bilime aykırı eylemler gerçekleştirmektedirler. Dolayısı ile her türlü gelişme ve yeniliğe karşı durmaktadırlar. Türkiye, komşularına ve diğer ülkelere karışı dostluk esasına dayalı bir dış politika izlemektedir. Ancak bazı devletler, ülkemizi bölmek, parçalamak ve rejimimizi yıkmak amacıyla yıkıcı ve bölücü örgütleri desteklemektedirler. Amaçlarına ulaşmak için de değişik faaliyetlerde Açık Öğretim Okulları İçin İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 8 Ders Notu, Hazırlayan Mehmet BAĞCI, ÜNİTE 7, s 226 - Okuma Sayısı Bu yazı 74001 defa okunmuştur.
Bir ülkenin dünya üzerindeki yeri, sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakları, iklimi, uluslararası ilişkilerinde önemli rol oynar. Bu rolü inceleyen bilim dalına jeopolitik adı verilir. Türkiye’nin coğrafi konumu ve bundan kaynaklanan jeopolitik önemi büyük değer taşımaktadır. Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan Boğaz Köprüsü’nden bir görünüm İstanbul Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu nedeni ile kıtalar arası kara, deniz ve hava yollarının kesiştiği bir yerde köprü durumundadır. Türkiye üç büyük kıtanın birleştiği bir noktada bulunmaktadır. Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahip olan ülkemiz stratejik bir öneme sahiptir. Diğer yandan Asya ile Avrupa kıtaları arasındaki kara, hava ve demir yolu ulaşımı ülkemiz üzerinden yapılmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Avrupa ülkeleri, Yakın Doğu ülkeleri ile olan ekonomik ilişkilerini sürdürmek için Türkiye’deki mevcut yolları kullanmak zorundadır. Bu özelliği ile ülkemiz, dünya ekonomik ve siyasal politikalarının şekillendiği odak ülkelerden biridir. Türkiye jeopolitik konumu gereği bugün dünya petrol yataklarının büyük bir bölümüne sahip olan Orta Doğu ülkeleri ile komşu durumundadır. Güçlü bir Türkiye’nin kurulması, petrole dayalı çıkarları olan devletleri rahatsız etmektedir. Bu devletler, ülkemizin ekonomik ve toplumsal kalkınmasını engellemek için uğraşmaktadırlar. Emperyalist devletler, bölücü terör gruplarını gizli ve açıktan desteklemektedirler. Yurdumuz bölge ülkelerine oranla su ve bor madenleri açısından da dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakları nedeniyle de komşularımızın ilgisini çekmektedir. Diğer yandan dünya politikalarını yönlendiren ülkeler, Türkiye ve çevresindeki gelişmeleri yakından izlemektedirler. Çanakkale Boğazı’ndan bir görünüm Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Türkiye, Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin, Akdeniz’den okyanuslarla bağlantısını sağlayan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahiptir. Bu nedenle Boğazlardan geçiş yapan gemilerin denetimini elinde bulundurmaktadır. Ayrıca yurdumuz tarımsal üretim açısından son derece zengin bir ülkedir. Dünyada bugün kendi ürettikleri ile geçinen yedi ülkeden biridir. Bu ürün zenginliğinden dolayı bugün ve gelecekte ülkemizin artan nüfusunun önemli bir bölümünü besleyecek büyük bir tarımsal potansiyele sahiptir. Bu özellikler de ülkemizin önemini artırmaktadır. Türkiye, bu önemli özellikleri ve jeopolitik konumu dolayısıyla dünyada güç dengelerini etkileyecek önemli ülkelerden biridir. Ekonomik ve sosyal açıdan kalkınmış bir Türkiye’nin varlığı topraklarımızda gözü olan ülkelerin her zaman dikkatini çekmiştir. Yurdumuzun sahip olduğu bu özelliklerden dolayı gelecekte dünyanın en güçlü devletlerinden biri olacağından şüphe edilmemelidir. Türkiye’nin bu jeopolitik önemini bilen emperyalist devletler, ülkemizin gücünü azaltmak ve gelecekte bölgeye egemen olmamızı engellemek için hiçbir çabadan kaçınmayacaklardır. Yurdumuzun topraklarında gözü olan devletler bugün olduğu gibi gelecekte de ülkemizi zayıflatmak için yıkıcı ve bölücü terör odaklarını gizli ve açıktan her zaman destekleyeceklerdir. Bazı devletlerin Türkiye’nin jeopolitik öneminden kaynaklanan gücünü azaltmak isteyecekleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zayıflatmak ve bölmek için çaba harcayabilecekleri unutulmamalıdır. Çünkü Türkiye, modern yapısı, güçlü ordusu ve Atatürkçü düşünce sistemini esas alan rejimiyle çağdaş bir ülkedir. Anadolu toprakları tarihin her döneminde dışarıdan saldırılara uğramıştır. Yurdumuzun jeopolitik önemini çok iyi bilen Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni koruma görevini Türk gençliğine emanet etmiştir. Atatürk’ün sonsuz güven duyduğu bu gençlik, bugün olduğu gibi yarın da ülkemizin jeopolitik önemini çok iyi kavramalıdır. Yurdumuzu korumak ve kalkındırmak için çağdaş bilgi birikimi ile donanmalıdır. Yetişecek genç nesiller, her gün dünyada ve Türkiye’de meydana gelen gelişmeleri yakından izlemelidir. Türk gençliği, Türkiye’ye yönelecek iç ve dış tehditlere karşı gereken cevabı anında vermelidir. Gençlik, Türkiye’nin bütünlüğüne, millî birlik ve beraberliğe yönelen her türlü yıkıcı ve bölücü harekete ödünsüz karşı çıkmalıdır. Diğer yandan Türk gençliği, Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni aziz bilmeli ve canından çok sevmelidir. Türkiye, Atatürkçü düşünce sistemi sayesinde hem üniter devlet yapısını korumasını bilen hem de dinamizmi ile sürekli gelişen bir yapıdadır. Bunu engellemek isteyen dış güçler sürekli olarak tehdit üretecekler, hatta toplumda oluşturdukları taraftarları ile ülkemizi bölmeye çalışacaklardır. Bölücü unsurlar Türkiye’de terör faaliyetleri ile kendilerini göstermektedir. Terörizm, “siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma” şeklinde tanımlanmaktadır. Terörizmin temel amacı, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekmektir. Bu “dikkat çekme” şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır. Terörizmin benimsediği bir diğer amaç; kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, yerleşik sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve tam bağımsızlık ilkeleri üzerine kurulmuş bir devlettir. Bugün Türk milleti Atatürk ilkeleri doğrultusunda onurlu ve saygın bir millet olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu nedenle ülkemizin millî birlik ve beraberliğini bozmak isteyen dış odaklar her türlü yöntemi denemekten çekinmemektedirler. Son yıllarda ülkemiz üzerinden Avrupa’ya taşınan petrol ve doğal gaz boru hatlarının ülkemiz topraklarından geçmesi, Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen devletleri rahatsız etmektedir. Ülkemizin en önemli güç dengelerinden biri de hızla artan genç, dinamik ve eğitimli bir nüfus yapısına sahip olmasıdır. Türkiye’nin bu potansiyel gücü ülkemiz üzerinde olumsuz düşünceler taşıyan devletleri tedirgin etmektedir. Dün olduğu gibi gelecekte de Türkiye’nin çağdaşlaşmasında vatandaş olarak gerekli desteği sağlamak, vatandaşlık görevlerimizden biri olmalıdır. Çünkü Türkiye’nin bölgede güçlü bir hâle gelmesinden rahatsız olan bazı ülkeler, iç sorunlarımızı kullanarak milletimizi bir birine karşı kışkırtmaktadırlar. Türkiye’nin, dün ya da çok değerli topraklar üzerinde yer alması ve bulunduğu bölgede etkili bir konum da olması sebebiyle güçlü bir Türkiye’yi istemeyen dış güçlerin gizlice yaptığı birçok plan bulunmaktadır. Bu planların millî birlik ve beraberliğimizi bozmasına izin vermemeli, gelecek tehlikelere karşı uyanık ve bilinçli olmalıyız. Bilmeliyiz ki Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıktığımız sürece Türkiye Cumhuriyeti varlığını devam ettirecektir. İç ve dış tehditler karşısında Türk milletine düşen en önemli görev; her türlü ideolojik, bölücü ve yıkıcı çalışmalara karşı her zaman uyanık olmaktır. Türk milleti, millî birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeli, demokratik sistemden ödün vermemelidir. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelerle mücadele edebilmek için aşağıdaki görev ve sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Türk tarihini iyi bilmeli ve tarihten dersler almalıyız. Türk gençliği olarak milletimizi ve vatanımızı çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak için çok çalışmalıyız. Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye oluşturmak için akıl ve bilimin önderliğinde Atatürkçü düşünce sisteminden yararlanmalıyız. Milletin birlik ve beraberliğini, vatanın bütünlüğünü her şeyin üstünde tutmalıyız. Türkiye’nin gelişmesi ne engel olmak isteyen iç ve dış propaganda ve tehdit odaklarının amaçlarını, faali yetlerini bilmeliyiz ve bu faaliyetleri ortadan kaldıracak şekilde davranmalıyız. Demokratik, laik, hukuk devletine sahip çıkmalıyız. Dünyadaki diğer Türk devletleri ile dil, tarih, kültür birliğini sağlayacak bütün çalışmalara katılmalı ve bu çalışmaları desteklemeliyiz. Hayatta en hakiki yol göstericinin ilim olduğunu ve bu konuda çok çalışmak ve üretmek gerektiğini bilmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonsuza kadar hür ve bağımsız olarak yaşaması için ülkemize yönelik tehditlere karşı gerekli tedbirleri almak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Türkiye’yi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak, hedefimiz; bu uğurda çalışmak, amacımız olmalıdır.
Türkiye'ye Yönelik Tehditlerin Açıklamaları ve Amaçları Türkiye, jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunduğundan tarihten günümüze çeşitli tehditlerle karşılaşmaktadır. Ülkemizi parçalamaya ve yönetmeye yönelik emelleri olanlar kültür, dil, din, yurt, tarih ve ülkü birliğimizi zayıflatmaya, bu yolla milletin birlik ve bütünlüğünü bozmaya çalışmaktadırlar. Geçmişten günümüze Türkiye'ye yönelik tehditler dört temel başlık altında toplanabilir. Bunlar- Misyonerlik faaliyetleri- Bölücü örgüt faaliyetleri- İrticai faaliyetler- Ermeni Meselesi’ dini özellikle, Hıristiyanlık inancını yayma faaliyetlerine misyonerlik denir. Misyonerler, başka inançlara sahip olan insanları kendi dinine geçirmek, milli ve kültürel değerleri yok ederek ülke bütünlüğünü bozmak için çalışmalar yapmaktadırlar. Misyonerler hedeflerine ulaşabilmek için halkın arasına katılıp, özellikle gençleri etkileyebilmek için sevgi, barış, kardeşlik, özgürlük, mutluluk gibi evrensel kavramları örgüt faaliyetleriBir bütün olan toplumun unsurlarının ayrı ırk, ayrı din ve ayn mezhepten olduklarını iddia ederek toplumu bölmeye yönelik faaliyetlere bölücülük denir. > Bölücü örgütler anarşi ve terör faaliyetlerini körükleyerek, kargaşa ortamı çıkararak ülkenin parçalanmasını sağlamaya Bilgi NotuAnarşi; mevcut devlet düzenine karşı gelme, kanun ve kurallara uymama durumudur. Anarşi bir amaç değil, devletleri yıkmak, milletleri parçalamak için bir her türlü siyasal eyleme karşı bilinçli ve kanlı şiddet göstergesidir. Terörizm insandaki ahlaki değerleri yok eder. Bu özelliği ile sadece insanlığa değil, uygarlığa karşı da bir tehdit faaliyetlerİrtica kelimesi geri dönmek anlamında kullanılmaktadır. İrtica, bir toplumun çağdaş değerleri reddederek akla ve bilime aykırı faaliyetlerde bulunarak eski düzeni geri getirmeye çalışmaktadır. İrticai faaliyetlerin amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin laik demokratik yapısını değiştirerek yerine dini esaslara dayalı bir devlet kurmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Temel Niteliklerine Yönelik İç ve Dış Tehditlere Karşı Neler Yapmalıyız* Anayasamızda belirtilen demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan cumhuriyetimize inançla bağlı olmalı bunu korumak için çalışmalıyız.* Atatürk ilke ve inkılâplarını korumalıyız.*Basın ve yayın organları kışkırtıcı ortam hazırlamadan, aydınlatıcı yollar göstererek görevini yapmalıdır.* Çağdaş, demokratik, laik ve millî bir eğitim sistemi uygulanmalıdır.*Yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı bilinçli olmalıyız. Bu faaliyetlerin ülkenin ve toplumun huzurunu bozacağını, temel hak ve özgürlükleri yok edeceğini bilmeliyiz.* Terörizm ve terör odaklarına karşı duyarlı olmalıyız. Bu hareketlerin toplum içinde yayılmasını engellemek için gereken vatandaşlık görevlerimizi yapmalıyız.* Bölücülük, bölgecilik ve mezhepçilik gibi faaliyetlere asla izin verilmemelidir.* Sosyal adalet ve sosyal haklar yasal çerçeve içinde ve insan haklarını ihlâl etmeden - Ermeni İlişkileri ve Ermeni Sorunu’nun Ortaya ÇıkışıTürkler, Büyük Selçuklular Dönemi'nde Anadolu’ya egemen olduktan sonra Ermenilerle birlikte yaşamaya başladılar. Ermeniler, 19. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını sürdürdüler. Ancak bu yıllarda Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen Rusya ve İngiltere’nin Ermenileri kışkırtmaya başlamasıyla Ermeni sorunu ortaya çıktı. 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması ile Ermeni sorunu ilk kez uluslararası bir belgede yer almıştır. Ermeni Sorunu böylece siyasi bir zemine taşınmıştır. Bu durum Avrupalı devletlerin Ermeni sorununu bahane ederek Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmalarına yol 8. Sınıflar İçin Tüm Dersler Yardımcı Ders Kitabı, sayfa 799. - Okuma Sayısı Bu yazı 6895 defa okunmuştur.
Türkiye’nin Karşılaştığı İç Ve Dış Tehditler Nelerdir Hakkında , Türkiye’nin Karşılaştığı İç Ve Dış Tehditler Nelerdir , Türkiye’nin Karşılaştığı İç Ve Dış Tehditler Nelerdir İle İlgili Bilgiler a. Anarşi ve Terör Kavramı AnarşiDevlet denetiminin kalmaması durumu AnarşistDevletin siyasi ve idari kurumlarını çökertmeye kalkışan kişilere denir. Terör Yıldırma – korkutma demektir. Terörist Terör eylemlerine girişen kimselere denir. Terörizm Siyasi bir amaca ulaşmak için yasa dışı yollarla şiddet kullanılmasıdır. Uluslar arası örgütlerin herhangi bir ülkeyi yıpratmak ve etkilemek için yaptıkları eylemlere uluslar arası terörizm adı verilir. b. Terörün Yayılma Sebepleri 1. Bilgi ve anlayış azlığı 2. Kamuoyunun terör konusunda eğitimsizliği 3. Bazı kişi ve kuruluşların bilerek veya bilmeyerek terörizme katkısı 4. Doğal afetlerde ortaya çıkan söylentiler. 5. Terörü destekleyen devletlerin mevcudiyeti 6. Bazı silah üreticilerin örgütlere silah satması 7. Ülkeler arası işbirliğinin sağlanamaması 8. Halkın yeteri kadar duyarlı olmaması. c. Terörle Mücadelede Kişilere Düşen Görevler 1. Milli hedefler doğrultusunda bilinçli olmak. 2. Eğitim ve öğretimi , milli birlik ve beraberliği sağlayıcı ve güçlendirici tarzda sürdürmek. 3. Yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı bilinçli olmak. 4. Yıkıcı ve bölücü faaliyetleri etkisiz kılacak düşünce yapısına sahip olmak. 5. Terörizme karşı duyarlı olmak. 6. Türkiye Cumhuriyetine Türk toplumuna ,Türk milli değer ve kültürüne bağlı olmak. 7. Cumhuriyet yönetimine inançla bağlı olmak. 8. Türk olmakla gurur duymak. 9. Vatan ve bayrak sevgisiyle dolu olmak. d. Güncel Tehdit Tehdit, korkutma gözdağı vermedir. Bir devlete tehdit içten de dıştan da gelebilir ve devletin düzenini yıkmayı amaçlar. a Ülkemizdeki İç Tehdit Unsurlarının Başlıca Hedefleri Şunlardır 1. Hedef ülkede anarşi ve terör ortamı meydana getirmek. 2. Devlet otoritesini sarsmak 3. Toplumu yönetilemez hale getirmek 4. Devletin ülkesiyle ve milletiyle olan bütünlüğünü parçalamak. 5. Çağdaş anlayışı yıkmak. 6. Ülkede rejimi değiştirerek kendi görüşlerinin etkin olduğu bir düzen kurmak. Dış Tehdit Unsurlarının Hedefleri Dış tehdit unsurları da iç tehdit unsurları gibi laik,çağdaş,özgürlükçü ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini parçalamak, yok etmek amacındadır. Türkiye’nin Jeopolitik Öneminden Dolayı Yabancı Ülkelerin Ülkemiz Üzerindeki Emelleri Jeopolitik konum;bir ülkenin bölge veya dünya siyasetindeki konumu demektir. Ülkemizin Dünya üzerindeki yeri çok önemlidir. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan boğazlara sahiptir. Ayrıca üç kıt’anın birbirine en yakın olduğu yerdedir. Ortadoğu,Kafkas ve Balkan ülkeleriyle komşudur. Bütün bunlar düşmanlarımızın sayısını artırmaktadır. Ülkemizin gelişmemesi ve uygar ülkeler seviyesinin üstüne çıkmaması için bazı ülkeler ülkemizde terör ve kargaşa ortamı olması için çaba sarf ederler. Ancak Türk milleti, Atatürk’ün gösterdiği bilim ve teknoloji yolunda ilerlemektedir. Gelecek her türlü saldırıya ülkemiz kendisini hazırlamıştır. Kaçakçılık Yasal olmayan yollardan büyük kazançlar elde etmek amacıyla uyuşturucu madde, silah,tarihi eser ve altın gibi maddelerin alınıp satılmasına kaçakçılık denir. Ülkemizde Jandarma Genel Komutanlığı,Emniyet Genel Müdürlüğü,Gümrük Genel Müdürlüğü gibi resmi kuruluşlar kaçakçılıkla mücadele etmektedirler. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE YÖNELİK TEHDİTLER 1-Devlet Kavramı Devlet, belli bir ülkede, bir hükümete ve ortak kanunlara bağlı olarak yaşayan bir milletin ya da milletler, topluluğunun meydana getirdiği siyasi ve hukuki bir organizasyondur 1. İnsanlar toplu olarak yaşamaya başladıkları andan itibaren, bu toplu yaşamı organize hale getirecek kurallara ve bu kuralları uygulayacak bir otoriteye ihtiyaç duymuşlardır. Bu ihtiyaç, devlet adı verilen kurallar ve kurumlar sisteminin doğmasına yol açmıştır. Bu sistemin işleyişinde devletin, onun varlığına ihtiyaç duyan bireylere karşı bir takım görev ve sorumlulukları olduğu gibi, o devlete mensup olan insanların da devlete karşı bazı ödev ve sorumlulukları vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel işleyişini belirleyen anayasamız, devletin görev ve sorumluluklarını; Türk milletinin bütünlüğünü, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişi ve toplumun huzur ve mutluluğunu sağlamak, temel hak ve hürriyetlerin sosyal devlet ve adalet anlayışı içinde eksiksiz olarak uygulanmasını gerçekleştirmek 2 olarak ifade etmiştir. Devlet, bu görevlerini yerine getirebilmek için, mensubu olan bireylere, bazı ödevler yüklemiştir. bu ödevlerin en önemlisi, devletin varolmasını ve görevlerini, yerine getirmesini sağlayan yasalara, mutlak bir biçimde itaat edilmesidir. Bunun bilincinde olan büyük Atatürk, dünyada diktatörlükler dönemi yaşanırken, İslam dünyasında bir ilki gerçekleştirmiş ve yoktan var ettiği genç Türk devletini, demokratik ve laik temele oturtmuştur. 1921 anayasasında “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Hükmüyle başlayan bu süreç, inkılaplarla taçlandırılmış ve günümüzün modern, demokratik ve laik, devlet ve toplum yapısına ulaşılmıştır. örneği görülmemiş bu toplumsal dönüşüm hareketi sonucu; günümüz Türkiye’si, insanını insanca yaşatacak demokratik ve laik altyapısı ile çağdaş dünyada örnek gösterilen, saygın bir devlettir. 2. Türkiye’nin Jeopolitik Önemi Türkiye, Kuzey yarım kürede ekvator ile Kuzey kutbu arasında eski dünya kıtaları adını verdiğimiz Asya, Avrupa, Afrika topluluğunun hemen hemen tam ortasında yer alır. Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada Anadolu üzerinde bulunur. km2 alan kaplayan ülkenin km2 si yaklaşık %3 Avrupa Kıtası üzerinde yer alırken, diğer büyük parçası Asya’dadır. 36-420 kuzey paralelleri ve 26-450 doğu meridyenleri arasında yer alan ülkemizin en kuzey ucu Sinop ilinde İnce Burun; en güney ucu Hatay’da Beysun koyu güneyi olurken, en batı ucu Gökçeada’daki Avlakaburnu, en doğu ucu ise Iğdır ilimizde Aras Irmağı dil kesiminde yer alır. Geometrik şekil olarak kabaca yatay bir dikdörtgeni andıran ülkemizin batı-doğu yönündeki uzunluğu km’ yi bulurken, kuzey-güney yönünde genişliği ise 650km’ dir. Bu bakımdan ülkemizin doğusu ile batısı arasında 19 boylam, diğer bir deyişle 76 dakikalık bir zaman farkı vardır. Türkiye kuzeybatıda Bulgaristan ve Yunanistan; kuzeydoğuda Gürcistan, Ermenistan, doğuda Nahcivan, İran, güneydoğuda Irak ve Suriye ile sınır komşusudur. Bu komşular içinde en uzun kara sınırına 877 km ile Suriye sahiptir. Jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunan Türkiye, Anadolu yarımadası elverişli iklim koşulları nedeniyle tarihi çağlardan itibaren büyük ölçüde yerleşmelere sahne olmuş, bunun neticesinde de çeşitli uygarlıkların kurulduğu ve geliştiği bir alan haline gelmiştir. Bu bakımdan Türkiye Doğu ile Batı medeniyetlerine köprü olmuştur. Ülkemiz coğrafi açıdan birbirinden farklı özellikler gösteren yedi bölgeye ayrılır. Bunlar Marmara, Karadeniz, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri olarak adlandırılır. Jeopolitik demek bir ülkenin dış politikasını doğal konumunun belirlediğini öne süren siyasal bilgi kuramı demektir. Özellikle iki dünya savaşı arasındaki dönemde Almanya’da ele alınıp geliştirilmiştir. 1924 yılında general Haushofer tarafından Münih’te bir jeopolitik enstitüsü kuruldu ve bir de jeopolitik dergisi yayımlanmaya başlandı. Yaşam alanı bulma gereksiniminin toplumların doğal yönsemesi olduğunu öne süren ve buna dayanarak yayılma politikası güden Nazi yöneticileri jeopolitik kuramcılarını kendilerine danışman edindiler ve bu yeni modern bilim dalından daha teknik ve bilinçli bir şekilde yararlanmaya başladılar. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkedir. Asya ve Avrupa kıtaları arasında ulaşım ve ticaret gibi birçok alanda köprü görevi görmektedir. Dünyada çok az ülkeye nasip olmuş derecede önemli “İstanbul ve Çanakkale Boğazlar” ına sahiptir. Bu boğazlara sahip olması ve dolayısıyla da böylesine önemli bir ulaşım merkezi olması Türkiye’nin en önemli özelliklerindendir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler sıcak denizlere en kısa ve ekonomik yoldan ulaşabilmek için İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndan geçmek zorundadırlar. Özellikle Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra kurulan yeni cumhuriyetler büyüme ve gelişme umuduyla deniz ticaretine büyük önem vermektedirler. Bu yolla ülkemize daha çok döviz girişi sağlanır ve ekonomimiz petrol yataklarına sahip doğu ve Ortadoğu ülkelerine yakın olmamız da diğer bir jeopolitik avantajdır. Orta Doğu’ da petrol çıkaran ülkeler ürünlerini tüm dünya pazarına en kısa ve en karlı yoldan sunabilmek için ya bizim topraklarımızdan petrol hattı geçirmek; yada limanlarımızdan dağıtım ve satış yapmak zorundadırlar. Yurdumuz dünya coğrafyasında ılıman iklim kuşağında yer alır. Bunun sayesinde aynı anda ülkemizde 4 mevsim birden yaşanabilir. Böylece ülkemiz turizm değerleri bakımından da değerli bir konuma gelmiştir. Kış turizmi yurdumuzun kuzey, doğu ve kuzeydoğu kesimlerinde yapılmaktadır. Asıl önemli olan yaz turizmi ise Akdeniz ve Ege bölgeleri ağırlıklı olmak üzere yurdumuzun deniz kıyısındaki birçok yöresinde yapılır. Ülkemize yılda yaklaşık 9 milyon yabancı turist gelmektedir. Bu turizmden elde ettiğimiz gelirde yurdumuzun onlara göre ucuz olması nedeniyle sayıya göre biraz düşüktüryaklaşık 13 milyar dolar. Eşsiz kültürü, geçmişten beri kurduğu ve yücelttiği devletleri, gelenek ve görenekleri ve binlerce yıllık tarihi ile Türk Milleti dünyada tarihe damgasını vuran ender milletlerden biridir ve şu andaki varlığını Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde sürdürmektedir. Yurdumuz Türkiye, dünya üzerinde birçok çatışmaların, sıcak ve soğuk savaşların yaşandığı Balkanlar ve Orta Doğu arasında yer almaktadır. Bu nedenle Türkiye tarihi boyunca hiç önemini kaybetmesine izin vermediği savunma ve askeri güç düzenini daima büyük bir dikkat ve kararlılıkla korumak zorundadır. Konumu nedeniyle birçok ülkeye hakim ve hükmedebilecek bir yerde bulunması ülkemizin stratejik bakımda ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Dünyadaki en güçlü devletlerden biri olarak kabul edilen ülkemizi Orta Doğu’ daki barışı sağlamak ve kendine güçlü bir ortak edinebilmek için müttefiki ilan etmiştir. Ülkemiz Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’ e 24 Ekim 1945; NATO’ya da 1951’de katılmasıyla dünyada ki gücünü kabul ettirme fırsatı bulmuştur. Kısacası yurdumuz çok büyük bir jeopolitik güç potansiyeline sahiptir ve bunun da büyük bir bölümünden gerek askeri, gerek ekonomik, gerek de siyasal alanlarda yararlanmaktadır. Ülkelerin, Ülkemiz Üzerindeki Emelleri Dünyada ülkeler daima bulundukları konumdan daha iyi bir konuma gelebilmek için uğraş verirler. Daima çalışarak kendilerini rakipleri karşısında daha güçlü duruma getirmeye çalışırlar. Bir devletin sadece kendini güçlendirmesi o devletin dünyada söz sahibi olmasını sağlamaz. Bir yandan kendi güçlenirken rakipleri de zayıflamalıdır. Bu istek ve arzularını gerçeğe dönüştürebilmek için dünyada soğuk savaş içerisinde olan devletlerin sayıları oldukça fazladır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti sahip olduğu değerleri, jeopolitik konumu, tarihi ve gücü bakımından tüm dünya devletlerinin gözünü ayırmadığı ve tüm tarihi boyunca almayı istemekten vazgeçemediği çok büyük bir devlettir. Büyük devletlerin sorunları büyük olur, ama çok büyük devletlerin sorunları fazla büyümemelidir. Aksi takdirde büyük devletler karşılarındaki büyük karşı güçler karşısında yenik düşebilirler. Tüm tarihiyle dünyaya nam salan Türk Milleti bu büyük sorunların üstesinden gelmeyi her zaman bilmiştir. Ama gün geçmiyor ki başka yeni sorunlar çıkmasın… Bu güzel vatanımızı elimizden almak için yabancı ülkeler adeta çok gizli bir şebekede çalışıyormuş gibi ülkemizle uzun yıllardır soğuk savaş içerisindedirler. Ülkemiz tam bir sorunun üstesinden gelmişken diğer bir yenisi çok farklı bir konumda oluşmaktadır. 80’lerin ortasına doğru ülkemiz tam gelişmek için yüksek bir hıza kavuşmak üzereyken PKK terörü denilen bir canavar grup yurdumuzun güneydoğusunda baş göstermiştir. GAP’ iyle canlanacak ve kalkınacak olan bölgeye terör damgası vurulmuş yurdumuzun o bölgesi adeta diğer Türkiye olarak adlandırılmıştır. Bu kötü günler fazla sürmemiştir. Kahraman Türk askeri üstün bilgi ve tecrübesiyle terör örgütüne her geçen gün ağır darbeler indirmiş ve yeni binyıla girmeden örgütü ortadan kaldırmıştır. Çok büyük kayıplar verdiğimiz terörün kaynağını nereden aldığı yıllarca konuşulmuş ve tartışılmıştır. Ve de en sonunda çoğu otoriter çevrelerce bu terörizmin ülkemizin ilerlemesini yavaşlatmak amacıyla oluşturulmuş yabancı ülkelerin ülkemiz üzerindeki kötü emellerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Diğer ülkelerin yaptıkları bunlarla da sınırlı kalmamıştır. Ortaya attıkları yalan yanlış iddialarla yurdumuzun yurt dışındaki otoritesini sarsmayı hedef belirlemişlerdir. Osmanlı Devleti’nin tarihte hiç yapmadığı bir olay nedeniyle bugün Avrupa devletleri ve Ermenistan tarafında “Ermeni Soykırımı” yla suçlanmaktayız. Bunda bizim de suçumuz yok değil. Kendi tarihimizi onlar araştıracağına biz araştırırsak gerçeğin resmi bir şekilde ortaya çıkacağı şüphesizdir. Dünya tarihine baktığınız zaman en çok savaş yapmış, en çok şehit vermiş ve en çok üzerinde haince planlar yapılmış millet Türk Milleti dolayısıyla da Osmanlı’nın varisi olan Türkiye’dir. Bunun en öz nedeni dünyada çok değerli topraklar üzerinde bulunuyor olmamız ve bulunduğumuz yere hükmediyor olmamızdır. Kısacası Türkiye tarihi boyunca birçok devlet tarafından alınmak, yıkılmak ve çökertilmek istenmiştir ama yüce Türk Milleti buna izin vermemiştir ve bundan sonra da vermeyecektir… Türkiye’nin Karşılaştığı İç Ve Dış Tehditler Nelerdir Konusu Hakkında Sorularınızı ve Yorumlarınızı Aşağıdan Anında Yazabilirsiniz …
türkiye ye yönelik iç ve dış tehditler slayt