İtirafedelim artık; bu tür inşa edilmiş, tırnak içindeki “müslümanlık”ın hayata estetik katkısı yok. Dünyayı eğreti ve kaba yaşama bahanesini çoğalıyor. Âhiret dediğimizi dünyada/n inşa etme sorumluluğu taşımayınca, dünya hayatı geçiştiriliyor, burada dişimizi sıkıp
Adetliykenbebek görmeye gidilir mi diyanet e göre diye bana da çok sitem eden oluyordu, bilhassa annem ve halalarım bu konuda inanılmaz tavırlı
Hanbelîlerdenbir görüşe göre cünüp, adetli ve lohusa kimseler bu durumda iken namaz abdesti almaları şartıyla mescidde bulunabilirler (Merdâvî, el-İnsâf, I, 347). Zâhirilere göre ise âdetli kadın camiye girebilir ve orada durabilir (İbn Hazm, el-Muhallâ, V, 196). İhtiyaç halinde bu görüşlerle de amel edilebilir.
Rüyadabebek görmeye gitmek iş değişikliği yaşamaya, melanet yaşamaya, malın çoğalması ile güç kuvvet sahibi olmaya, yaşanacak talihsizliklere ve hayal kırıklıklarına uğramaya, yaşam sevincini ve isteğini yitirmeye neden olacak olaylarla
Dinimizdeadetin kaçıncı günü ilişkiye girilir? Kur'an-ı Kerim de adet halinde olan kadına yaklaşmak haram kılınmıştır. Ancak adet süresinin sonunda helal olduğu bildirilmiştir. Kadınlar ancak adet sonrasında temizlendikleri zaman ilişki helal olmaktadır. Adetin son günü ilişkiye girilir mi diyenler için evet demeliyiz.
Engüncel, yeni, son dakika ADETLİYKEN MEZARA GİDİLİR Mİ haberleri saatine göre kapsamlı bir şekilde sayfamızda yer almaktadır. 1 kayıt bulundu Editörün Seçtikleri 07 Mayıs 2022
W2CO. Regl iken mezarlığa gidilir mi? Adetliyken kabir ziyareti yapılır mı? Adetlikyen mezarlığa gidilir mi? sorularının yanıtları merak ediliyor. Bayram günlerinde mezarlık ziyareti yapmak isteyen vatandaşlar, konuya dair detayları araştırıyor. İşte, Diyanet açıklaması! REGL İKEN MEZARLIĞA GİDİLİR Mİ?Abdestsiz kabir ziyareti yapılabilir. Kadınlar da regl olsa bile kabir ziyaretinde bulunabilir. Yani adetli kadın kabir ziyareti özel hallerinde iken kabir ziyareti yapmalarını yasaklayan bir âyet veya hadis yoktur. Bu sebeple kadınların bu halde iken kabir ziyareti yapmaları ve dua niyetiyle ezberden dua ayetlerini okumaları MEZARLIĞA GİDİLİR Mİ?Adetli kadın kabir ziyareti yapabilir. Kabir ziyareti yapılırken sessiz olunması, ağlanmaması gerekir. Adet olmak, olası bir durumdur ve bu bir sorun teşkil etmez. Bayram Regl Regl Regl dua dua Gündem Güncel Haberler
Regl iken mezarlığa gidilir mi? Adetliyken kabir ziyareti yapılır mı? Adetlikyen mezarlığa gidilir mi? sorularının yanıtları merak ediliyor. Bayram günlerinde mezarlık ziyareti yapmak isteyen vatandaşlar, konuya dair detayları araştırıyor. İşte, Diyanet açıklaması! REGL İKEN MEZARLIĞA GİDİLİR Mİ?Abdestsiz kabir ziyareti yapılabilir. Kadınlar da regl olsa bile kabir ziyaretinde bulunabilir. Yani adetli kadın kabir ziyareti özel hallerinde iken kabir ziyareti yapmalarını yasaklayan bir âyet veya hadis yoktur. Bu sebeple kadınların bu halde iken kabir ziyareti yapmaları ve dua niyetiyle ezberden dua ayetlerini okumaları MEZARLIĞA GİDİLİR Mİ?Adetli kadın kabir ziyareti yapabilir. Kabir ziyareti yapılırken sessiz olunması, ağlanmaması gerekir. Adet olmak, olası bir durumdur ve bu bir sorun teşkil etmez. Bayram Regl Regl Regl dua dua Gündem Güncel Haberler
Halvetiyiz biz erenler Nişansızlık nişanımız Soyumuz İbrâhim soyu Muhammed pirimiz bizim Ey aşıklar ey garipler Bu diyar hangi diyar Kerbeladir gam yüklüdür Kan gölüdür bu diyar Cemal yolu bulunur Allahı zikretmekle Resulullah bilinir Daim tevhit etmekle Aşık olan söz eylemez Aslına yalan söylemez Söz veripte geri dönmez Muhammede bak ibret al Söyledin özünde ara kendini Özünde gizlidir senin Muhammed Sözünde anlattın bize tevhidi Özünde gizlidir senin Muhammed Açılınca güller dalda Bülbüller ötüyor onda Hasan Hüseyinim gonca Kokulmuyor Muhammedsiz Cemalini seyredince Resulullah kim bilince Ehlibeyit söylenince Yanıyorum cemaline Güzel aşık cevrimizi Çekemezsin demedim mi Bu bir rıza lokmasıdır Yiyemezsin demedim mi Gel aşıklar gel arifler Gel Muhammedi bulalım Ey dost yolunda sadıklar Gel Muhammedi bulalım Previous Next Rüyada Hastaneye Bebek Görmeye Gitmek Görmek Rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek mutlu olacağınıza, kendisini sosyal hayata fazlasıyla kaptıracağına, bir süre daha sahip olduğu işle idare etmek durumunda kalacağına, dost ya da akrabalarından gelecek olan yardımların herhangi bir şekilde fayda sağlamayacağına, bazı ortak işlere gireceğine, önemli fırsatları değerlendirmek yerine hevesle hareket edileceğine, olumsuzlukların ve aksiliklerin ortadan kalkacağına, tabir olur. Ayrıca rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek kısa bir kırgınlık yaşanacağına, gerek görürse insanların içine fitne sokacağına, fikirlerinin çatışacağına, iş hayatında zarara uğrayan işlerini yoluna sokacağına, zarar edilen çalışmaların kazançlı hale getirileceğine, çok büyük atılımlar gerçekleştireceğine, yorumlanır. kişinin hayata bakış açısında meydana gelen değişikliği aile hayatına da olumlu şekilde yansıtacağına ve karşılığını da en güzel şekilde göreceğine tabir edilir. sevdikleri ile bir araya geleceğine ve onlarla sıkı muhabbet kuracağına delalet eder. işin kısa bir süre düzgün bir şekilde ilerlemesinin ardından bazı sorunlardan ötürü günden güne kötüye gideceğine alamet eder. her durumda yorulur. Dini olarak rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek tabiri Dini olarak rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek çok büyük ve sıkıntılı bir döneme girilecekken bir dostun yardım etmesi ile bu durumdan kurtulacağına, alınacak hayırlı haberler ile zorlukların aşılacağına, büyük problemleri ortadan kaldırdıktan sonra çok rahat edeceğine, özellikle rakiplerine karşı büyük galibiyetler elde edeceğine, çok büyük bir borcun altına birlikte gireceklerine, kendisini üzen ve kıran şeyleri hayatından çıkaracağına, hem maddi olarak hem de manevi olarak layık olduklarına kavuşacağına, kırgınlıkların ve üzüntülerin biteceğine ve sevinç duyulacak bir haber alınacağına, delalet eder. Psikolojik olarak rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek yorumu Psikolojik olarak rüyada hastaneye bebek görmeye gitmek görmek deyim yerindeyse kıpır kıpır olacağına, kötü konuşan, bu işlerden kazanılacak para ile yeni çalışmalar gerçekleştirileceğine ve bu sayede tüm sıkıntılardan ve sorunlardan kurtulacağına, hedeflerine ulaşacağına; bolluk, uykusuz geceler yaşanacağına, gidilen yolda büyük başarılara imza atılacağına, borçlarını ödemediği için haciz problemleriyle karşılaşacağına, KONULARDA RÜYA TABİRLERİ ESERLERİMİZ SON EKLENENLER GÜNÜN AYETİ Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.SAFF - 3 ÖZLÜ SÖZLER Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir. Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun? Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır. Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. Hz. Ali Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur. Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir. En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır. Alem-i Berzah insanın kendisidir. Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır. Mutaşabih ayetler ledünidir. Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir. Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz. Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir. Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez. Her zorluğun çözümü sevgidir. Allah var gayrı yok sevgi var dert yok. Allah de ötesini bırak. Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız. Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur. Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır. Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.Mevlana Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar. Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum" Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır. Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara. Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır. Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin. İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir. Kalıcı dostluklar edinin. İhvan gibi yaşa, gerisine karışma. Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır. İslam dini istişare esaslıdır. Allah için affet, Allah için paylaş. İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın. Kul, iradesini Allah’a teslim edendir. Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun. "Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok. Ben merkezli değil, biz merkezli olun. Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır. Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın. Kullukta devamlılık esastır. Önce emin insan olmalıyız. Derviş, halinden belli olmalıdır. Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir. Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır. İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur. Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir. Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır. İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır. Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz. Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir. Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak. Bu âleme kavga için gelmedik. Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır. İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır. Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır. Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır. Kazası olmayan tek şey hayatımızdır. Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır. Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur. Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir. En güzel keramet istikamet üzere olmaktır. Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım. Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz. İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir. Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır. Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır. Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır. Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır. Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır. Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır. Sabır, sadrın genişliği kadardır. Sadır genişliği ise; kabulümüz, sevgimiz kadardır. Kamil insan demek;Bütün duygularda,düşüncede ruhta olgunlaşmış insan demektir., Dervişân, Mürşidinin eşiğinde sadık olduğu sürece, farkında olsa da olmasa da tekamül halindedir. Kim ki Allah’ı ciddiye almaz ise; Allah o kimseyi ciddiye almaz. Hakkı görmeyen gözler amadır. Gayret olmadan kişinin ulaşacağı hiçbir âliyet olamaz. Kendi gerçeğimize yol bulmak için arz üzerinde var olan bütün mevcudiyetten istifade edeceğiz. Bu fırsat âleminin bir tekrarı daha yoktur. Hiçbir oluşum kendi halinde, kendi başına müstakil değildir. İhvan isek bir iddianın sahibiyiz demektir. İhvanın kemâlâtı, olgunluğu, karşılaşmış olduğu olumsuz tecellilere verdiği tepkilerle ölçülür. Kişi muhatabı ve müdahili olmadığı hiçbir meselenin şahidi olamaz. Herkes kazanımlarını kayıplarını tespit etsin ki şuurlu bir hayat yaşayabilsin. Birebir uyarılar insanı daha çok uyandırır. Bütün canlılara dostça yakın olmalıyız. Tekâmül için her anı yeniden yaşamak , her anın yeniden talibi olmak zorundayız. Gayret etmeyen kişiden Kâmil insan olmaz. Ehl-i talip bu Kâinatın özelidir, özetidir. Kul, hizmeti kadardır. Kul, sevgisi kadardır, Kul hoş görebildiği kadardır. Kul feragat edebildiği kadardır. Kul paylaşabildiği kadardır. Ehl-i ihvan’ın sevgisi Rabbi’nin sevgisi, meşguliyeti Rabbi’nin meşguliyeti olmalıdır. Her an Rabbi ile meşgul olanın, muhatabı Rabbi olur. Güzel bakmalı, güzel konuşmalı, güzel dinlemeliyiz. Hayırları geciktirdiğimiz zaman şerre dönüşür. Şerleri geciktirdiğimiz zaman hayra dönüşür. İhvanın irşad olmasının ön şartı teslimiyattır. İlmen yâkinlik; bilmek ve kabul etmektir. İhvan telkin edileni yaşadıktan sonra Hakkel yâkina ulaşır. Kul, Rabbini ne kadar ciddiye alırsa, Rabbi’de onu o kadar ciddiye alır. Rahman’ın sevgilisi olmak gönlü cenab-ı Resulullah’a yönetmek ve tabi olmakla orantılıdır. İhvan, kendi özünde kâmil duruşa ulaşırsa, onda bir değil de nice esmanın açılımı, nice sıfatın inkişaf ve izhariyeti yaşanacaktır. Dünkü gibi konuşan, dünkü gibi anlayan, dünkü gibi yaşayanın anı ve akibeti hüsrandır. Ehli gönül olan, ,Resulullah’a ve Ehli Beyt’egönül veren Ehl-i İhvan’ın seyr-i sülüğü nefis merkezli akıl ile değil gönül merkezli akıl iledir. İhvan, hayırda ve şerde damlayı derya mesafesinde görecek kadar Rabbini önemseyen olmalıdır. Hakka vuslat, ancak aşk- sübhân ile olur. Aşığın, sevgisinin sancısıyla uykularının kaçması lazım ki, orada aşktan söz edilebilsin. Hayatla zıtlaşan değil hayatla uzlaşan olmalıyız. Eğer kişi yarışacaksa hayırda yarışsın selâmda, yarışsın, paylaşmada hoş görüde affetmede yarışsın. Kişi tercihinin neticesini yaşar. İnsan, sevebildiği kadar, değer üretebildiği kadar insandır. İhvan, arif olmalı ve gönlünü bütün olumsuzluklardan arındırmalıdır. Herkes yaptıklarının neticesini yaşayacak. Biz kulluğumuzu her gün yeniden yenilemeliyiz. Üstünlük ancak takva ile sevgi iledir. Allah hiçbir zaman abes ile iştigal etmez. Her işte bizim için hikmet ve hayır vardır. Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır. Herkesin şeytanı, Cebrail’i, Mikail’i, İsrafil’i ve Azrail’i kendisiyle beraberdir. Ehl-i ihvan demek arif olan, Hakk'a eren demektir. Sevginin tezahürü ibadettir. Eğer inanıyor, iman ediyor, seviyorsanız, yap denileni yapacak ve aksatmayacaksınız. Sevenin ne gecesi ne gündüzü ne yorgunluğu ne bahanesi ne de mazereti olur. Karşılaştığımız zorlukların tamamı tekâmül için ikrarımızı ispat içindir. Bu âlem teşbih, tespit, tenzih, takdis ve şahadet âlemidir. İnsanın Hak katında kadri, kıymeti sevgisi kadardır. İnsan, yaşadığı zorluklar aşabildiği engeller kadar insandır. Hiç zorluk, acı çekmeden, uğraş ve çaba sarf etmeden kimsenin başarıya ulaştığı görülmemiştir. Hepimiz Allah’ın Resulûllah’ın ve Ehlibeyt’in aşkından muhabbetinden istifade edip Hakk’ta bakileşebilecek yetilere sahibiz. İnsan, asliyeti kendisine unutturulmuş varlıktır. Müsemmâ ehli olan için, isimler değişşe de asliyet değişmez. Hiçbir güzelliği kendimize mal etmeden, bütün güzellikleri Rabbimizden bilmeliyiz. Herkesin imtihanı iddiası kadar olur. Yani iddiası büyük olanın, imtihanı da büyük olur. Kâinat, insan için, insana hizmet için halk edilmiştir. Hayatın tamamı, kulluğun ve dostluğun talimidir. Kişi bilgisinde değil yaşantısında kâmil insan olur. Bizim yaşadıklarımız; tercihlerimizin, taleplerimizin ve dualarımızın neticesidir. Mezheplerin farklı olması, dünya iklimlerinin, ırkların ve kültürlerin farklı olmasındandır. İrfan mekteplerinin temelde aynı, detaylarda farklı farklı olması insanların, meşreplerinin farklı farklı olmasındandır. Kimi takva ile kimi zikrullah ile, kimi hizmet ile, kimi de ibadet ile Hak rızasına ulaşmak ve kâmil insan olmak arzusundadır. Din adına zıtlaşmalar, taraflaşmalar ve tefrikalar çıkarmak Rahman’ın ve Kuran’ın reddettiği duruşlardır. Elin eksiğiyle uğraşan, kendi eksiğini hiçbir zaman göremez. Biz bu âleme eksik tespit zabıtalığına gönderilmedik. Âşık; mâşûkunu hususiyetle geceleyin, en çok yalnızlık halindeyken düşünür. Geceleri ve seher vakti çok özeldir. Dostluğun ilk şartı sevmektir. Fakat çıkarsız beklentisiz sevmektir. Dost olmak, dostun her türlü yüküne katlanmaktır. Bizim için yaşamak bir gündür, o da bugündür. Kulluk adına yapmamız gereken ne varsa sabırla ve ihlâsla yapmalıyız. Hak katında gıdalanmanın birinci esası, âdab-ı Muhammediye ve hakıkati Mahmudiye ile kıyam durmaktır. Biz eyvallah tacını, sensin’ tacını başımızdan, hiçlik hırkasını da eğnimizden hiçbir zaman çıkartmayacağız. Bir damlanın hiçliğe ulaşması, onun deryaya düşmesiyle olur. Bize ulaşan her tecellinin, Mevlâ'dan olduğunun bilincinde olalım ve rıza gösterelim. Sakın tecellilerden kahreden, kederlenen olmayalım. Tecellilerden şikayetçi olmak, kulun Rabbine olan saygısızlığıdır. İhvan, hangi tecelli içinde olursa olsun, mutlaka güzel düşünmeli ve güzel değerlendirmelidir. Edep ve âdap dışında nefes almayalım. Biz, Cenâb-ı Resûlullah’ın vitrini olmalıyız. Bütün nimetler ve âliyetler, gayret ve hizmet iledir. Biz hangi hali yaşıyorsak bizim için hayırdır ve hikmetlidir. Hikmete tabi olanlar hikmet ehli olurlar. "Senin için Ya Rabbi" zevkiyle hayatı yaşayalım. Huzur, ancak tevhid ile aşk ile sevgi ile Allah’a ve Resûlun’e yönelmek iledir. Güzel ahlâk ve sevgi insanlığın omurgasıdır. Her gününü son gün, her namazını son namaz, her muhabbetini son muhabbet gibi kabul eden kişinin yaşantısı Ehl-i ihvanca olur. Büyük laf etmemeye sahibi olalım. Ehl-i Beyt olmak, hem nesebi hem de mezhebidir. Ehl-i Beyt, Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş halidir. Yaptığımız her şey kulluğumuzu ispat edercesine olmalıdır. Halkı memnun etmek için Hakk'ı incitmeyelim. Kemalat, hissedilen ilk nefesten son nefese kadar sadece Allah ve Resûl’u için say ve gayret etmektir. Tevhid-i Ef-al hakikatin zübdesi, tevhidin nüvesidir. Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz. Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır. Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur. Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır. Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır. Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir. Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır.. Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır. Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz. Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur. Hedefi olmayanın istikameti de olmaz. İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek. İhvanlık, halde örnek olmaktır. Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz. Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz. İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız. Kıyas, şeytani sıfatlardandır. Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz. Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz. Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir. Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız. Anlayan ve öğrenen olmalıyız. Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız. Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir. Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir. Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır. Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir. İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir. Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır. Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir. İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır. Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım. İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır. Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir. Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız. İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir. Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur. Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız. Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız. Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz. Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım. Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar. Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır. Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz. Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz. Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir. Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir. Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun. Gayret, kulluğun esasıdır. Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir. Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir. Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım. Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır. Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz. İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur. Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun. Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır. Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır. Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir. Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır. İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur. Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin. Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur. Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız. Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır. Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder. Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır. Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır. Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır. İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir. Her şeye rağmen seveceğiz Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır. Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız. Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız. Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir. Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz. Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir. Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister. Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz. Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır. Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır. Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir. Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır. İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir. Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz. Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez. Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir. Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir. Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır. Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım. Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır. İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır. İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir. Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek. İnancı olmayanın istikameti olmaz. İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır. Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz. Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir. Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur. Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız. İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur. “Rabbim” diyen için zaten zorluk yoktur. Hedefi olmayanın istikameti de olmaz. İslam, aslen teslim olmak ve selamet bulmaktır. NAMAZ VAKİTLERİ
gun itibariyle daha dogrusu dun itibariyle doguran pek samimi arkadaslarımdan biri nedeniyle bana bir haller oldu dostlar. bu aksam ziyaretine gidicem. simdi benim 11 yasındaki halini bildigim, birlikte lastik atladıgım, ilk opucukten konustugum arkadasım kocaman bir anne oldu. 31 yasındayız. 20 senemize sahitiz.. heyt heyecanlıyım sozluk. kız cocugu olmus. boyle kucucuk bir kafası, kucucuk gozleri, kucucuk dudakları, kucucuk elleri filan mı olacak onun? yerim. cok imrendim yahu. hep de kız cocugu dogurmak guzel olsun. allah analı babalı buyutsun. dinimiz adettendir altın goturulur de ben chicco ya gidip pek begendigim elbiselerden, tulumlardan, havlulardan goturmek istiyorum bi suru bi suru. kac yıllık arkadasım, can ciger dostum yahu, bana neden altın getirmedin diyecek degil cok cok haberi alınca sesimi duymalıydınız zati.. konusamadım be!! savulun dunyanın en cimcime bebegiyle en seker annesi uber mutlu edimli durum. o güzel anne ve evladını ve tabi babayı, en tatlı, en muhabbetli ve en meşgul günlerinde baş başa bırakmak ve bu insanlara o en özel anların tadını çıkarmalarına izin vermek ve özel hayata saygı göstermek gerektiğinden, kısa tutulması, bokunun çıkarılmaması gerekmekle beraber, haftanın 5 günü ziyaret adı altında haneye tecavüz edilmemelidir. anne kişisi, şayet zor bir durumda kaldığını hisseder ve birilerinden yardım talebinde bulunur ise işte o zaman "ziyaret" daha çok bir el kol olma durumuna dönebilmelidir. onun dışında ziyaret süsüyle saat başı eve damlayıp anneye her konuda ahkam kesenler, tahammül edilemeyecek durumlara neden ne olursa olsun, anneye yardım etmek, akıl vermek gibi masumane niyetleriniz, ağzınızın ayarını ve sınırınızı bilmediğziniz ve o anneyi çocuk yerine koyduğunuz için tamamen yanlış şeylere neden olup yalnızca huzur kaçırıyor. o nedenle önce, verdiğiniz aklın bazen çok yanlış olabileceğini kabul edin ve sınırınızı bilin. bunun yanında unutmayın ki tecrübe çok önemli olabildiği gibi, bir annenin içgüdüsü de sizin bildiklerinizden çok daha doğru şekilde yönlendirecektir onu. yeni doğum yapmış annenin bebekle mücadelesi ve ona yardım etmeye çalışan anneannenin misafirle kızı arasında kalması nedeniyle, misafirlerin kendi kendilerine pasta-börek tıkınıp bebeğe acucuc bacucu maşallah inşallah tütüt dedikten sonra ödemeyi altınla yaptığı de doğumdan önceki ziyaret vardır gavurların yaptığı bkz baby shower ki bizim anadolu kültüründe hiç kabul görmez* mümkünse annenin kırkı çıkmadan yapılmaması gereken ziyarettir. anne ayakta geziyor olsa da gerek fiziksel gerek ruhsal hali iyi değildir. ayıp kaçacak kadar aşırı yakınsanız erken ziyaret etseniz de ziyaretinizi kısa tutun ya da bir işin ucundan tutun. o curcuna da çay poğaça içmeye gitmeyin. hele hastanede bu ziyareti hiç yapmayın. çocuk emzirilecek hop bir tanıdık, tuvalete girilecek hop o komşu, uyunacak kulağa dayanılacak telefon....sonuç yoğun ziyaretçi, yorgunluk ve stres sonucu taburcu olduğunun ertesi günü acil serviste soluğu diye korkmayın, bana geç gelen herkese özenle allah razı olsun demiş ve teşekkür etmiştim. yeni doğan bebeği evinde ziyarete gitme adeti. küçük altın falan hediye edilir. tatlı tiksinme süreci çıkıldığı günün akşamı gelen manyak akrabalar vardır. anne dikiş acısından ayağa kalkamazken çay isteyenler misal. enfeksiyona açık bebeği kucağına almakta ısrar eden, öpen ay -kırk gün sonra olması tercih lohusalıkbkz postpartum depresyon bebeğe övgüler düzmek zorunda olmak beni benden alır. bir çeyrek maliyetindedir, güzel ama. kaçmayın böyle şeylerden, biz takıyoruz eşek gibi. çocuğum olunca gelin, görün, bi de takın bak / 2 aylık bir yeni anne olarak kendimden ve etrafımdan gözlemlediğim şeyler sebebiyle söyleyeceklerim var. belki bir takım münasebetsizliklerin önünü olarak her ne sebeple olursa olsun çocuğun kırkı çıkmadan, hadi belki bir ay olana kadar yeni doğum yapmış kadının evine gidilmez. lohusa bir kadının size çay pasta ikram etmeyi bırakın; güleryüz göstermeye takati yoktur. bunun istisnası anne, kardeş ve çok yakın arkadaşlardır. hele hele çat kapı gelmeyin asla, arayın sorun müsaitler mi diye. ben henüz 10 günlük dikişli, saç baş karışık haldeyken, zil çaldı ve altı kişi eve girdi. çocuğun bezlerini çöpe atacak vaktim dahi olmamıştı o saate kadar. neden haber vermediklerini sorduğumda, hazırlık yaparsın sana iş çıkarmak istemedik demişlerdi. n'apacaktım börek mi açacaktım acaba. ben ayağa kalkamayınca gidip kendilerine çay demlediler ve iki saat oturdular. hepsi doğum süreci nedir bilen kadınlardı. kabus gibi değil mi. etmeyin. bebeği kucaklamakta ısrar etmeyin. yenidoğanlar enfeksiyona açık oluyorlar. gittiğinizde çocuğu görmeden önce elinizi, mümkünse yüzünüzü yıkayın. anne evde steril bir ortam yaratmak için göbeğini çatlatıyor, siz pis ellerle çocuğa dokunuyorsunuz, hoş içer içmez çocuğu sevmeye gelmeyin. anneye "aa karnın aynen kalmış, kiloların gitmemiş" gibi şeyler söylemeyin. kafayı takabilir, sorun edebilir. yeni doğan evi her zaman aşırı şenlikli olmayabilir. lohusanın annesi olmayabilir, çeşitli sebeplerden gelmemiş olabilir "ay bu ne biçim bebekli ev, kimse yok, annen nerede" diye sorgulara başlamayın. bir sürü insan tek başına büyütüyor çocuğunu ve bu durum sizin yorumunuz olmadan da yeterince bebeklere cinsiyetçi espriler yapmaktan vazgeçin. mide bulandırıyor. erkek bebekler için pipi muhabbetini boşverin, doğan bebeğin uyku düzeni, yemek düzeni vs olmaz. bunu genel kültür olsun diye yazdım. gece uykusu nasıl diye sorduğunuz bebek henüz karından çıktığının farkında değil. anneyi eleştirmeyin, günlerdir çıkmayan anneyi dışarıda görüp "ay eve misafir almıyorsun ama gezmeye çıkıyorsun" demeyin. fırsat buluyorsa tabi ki dışarı çıkmayı tercih edecektir. doğan evine ziyarete geldiniz anne uykusuz baba perişan, ziyareti uzatmayın gidin. ben koltukta uyuyakalmıştım, uyandığımda misafiri göremeyince oh dedim gidip yatağıma yatayım, ama gitmemiş uyanmamı iyi bakılamadığı iddiası ve imasında bulunmayın. sakince uyarıyorum şehirden bebek görmeye gelecekseniz yatılı kalmayın. diyelim ki kalkıştınız böyle bir şeye. evde yatacak yer olduğundan emin olun. beş kişi gelip evde yedek yatak açılmasını beklemeyin. yoktur belki. kısacası anlayışlı olun. kanimca anne ve babanin hic de dort gozle beklemedigi bi ziyarettir. bebek ziyaretinin bence gec olani makbul, zira minik bir canliyla dunyayi tanistirmak, emzirmek, uykusuzluk, bebek bakimi ilk haftalarda inanin hic kolay degil. ustelik anne bebegiyle basbasa huzur dolu anlar gecirmek istiyor, ziyaretciyle ugrasacak hal olmuyor. ben gunlerce ayni sut lekeli kusmuklu tshirtle dolastigimi bilirim, ev isinin ne oldugunu ise hala hatirlamiyorum. hadi ki geldiniz, bir kere toplasip gelmeyin. ıki kisi uc kisi gelin en fazla, bas etmesi cok zor oluyor. bebege verilecek en iyi armagan bence altin. kalan seyleri zaten anne baba dusunmus almis oluyorlar, bir de sizin getireceginiz tacky bodydir, tulumdur, battaniyedir, havludur, yasina uygun olmayan sacma sapan oyuncaktir, kitaptir pek ihtiuaclari olmuyor, ortalikta duruyor bana gelenler acikcasi. bi ikea posetine doldurdum kime kakalasam diye dusunuyorum. el emegi goz nuru seyler konu disi tabii ki.kesinlikle bebege uyurken dokunmayin! hatta anne teklif etmeden gormeyi, kucaklamayi filan talep etmeyin, arkanizdan bayagi bir soyleniliyor amaci anne babayi rahatlatmak, bir nebze dis dunyayla baglarini kurmak olsun. zaten mama bear modundaki lohusa kadini cildirtmayin. doğumdan uzun bir süre sonra yapılması anne ve bebek için makbul olacak insanların bile yaşadıkları yer veya yaşam şekilleri değiştiğinde alışmaları zaman alırken, ortalama 3 kg ağırlığında, 50 cm boyunda, gözü görmeyen, tipi bir boka benzemeyen ve tüm yaşam alanı değişmiş bir varlığı ısrarla ziyaret etmeye çalışmak,mantıksız bir ziyaret sırasında, annenin fiziksel ve ruhsal durumunun göz ardı edilmesi hele tam anlamıyla yaptırtmayın! boş bulunup gitseniz bile 5 saat sonra değil, en fazla yarım saat içinde ziyareti bitiriniz! ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
adetliyken abdest alınır mı adetliyken kıl alınır mı neler yapılmaz banyo yapılır oruçluyken banyo yapılırmı Gusül Boy Abdesti Âdetlinin âdet kanı, lohusanın da lohusalık kanı kesildiğinde gusül abdesti alarak temizlenmeleri gerekmektedir. Eğer imkanı varsa su ile gusleder yoksa teyemmüm ederek temizlenir. Hz. Peygamber sav, Fâtıma binti Ebû Hubeyş’e şöyle demiştir “Hayızlı olduğun zaman namazı bırak, kesildiği zaman da namazını kıl” Şevkânî , Neylü’l Evtâr Namaz Âdetli ve lohusa bir kadının namaz kılması ve secde etmesi haramdır. Bu namazın farz, vâcip, sünnet veya nâfile namaz olması arasında fark yoktur ve hiçbir namaz kılmaları câiz olmaz. Çünkü Fâtıma binti Ebû Hubeyş’in rivayet ettiği hadiste Peygamber sav “Aybaşı geldiğinde namazı bırakın” buyurmuşlardır. Bundan dolayı âdetli veya lohusa olandan namaz ibadeti düşer ve kazâ da edilmez. Bu hususta ulemânın icmâsı vardır. Ancak nafile bir namaza başlamışken ay hâli olan bir kadın, o başlamış olduğu namazı sonradan kazâ eder. Âdetli ve lohusa birisine tilavet veya şükür secdesi gibi secdeleri yapmak da câiz olmaz. Âdetli ve lohusa olanlar kılmadığı namazları sonradan da kazâ etmezler ama âdet ve lohusalıklarından dolayı tutamadıkları oruçlarını Ramazandan sonra kazâ ederler. Hz. Âişe şöyle rivayet edilir “Rasûlullah sav döneminde aybaşı olurduk da orucu kaza etmemiz emredildiği halde, namazı kazâ etmemiz emredilmezdi” Buhârî, Hayız 20 – Ebû Dâvûd, Tahâret 104. Namazın kazâ edilmeyişinin diğer bir sebebi de, aybaşı hâlinin her ay tekrar ettiği ve süresinin uzun olduğundan dolayı, namazın kazâ edilmesinde zorluk bulunduğu içindir. Ama oruçta böyle bir durum söz konusu değildir. Senede bir defa geldiğinden, âdetli kadın tutamadığı günlerin sayısını kolayca hesaplayabilir ve geriye kalan 11 aylık sürede kolayca kazâ edebilir. Oruç Hayız ve nifas hâlinde olanların farz, vâcip, nâfile veya adak cinsinden her çeşit oruç tutmaları haramdır. Tutamadıkları oruçlarını temizlendikten sonra kazâ ederler. Bu hükmün delili, yukarıdaki Hz. Âişe rivayet ettiği hadisdir. Nâfile oruç tutarken âdet görmeye başlayan veya doğum yapan bir kadına, bu orucun da kazası gerekir. Ramazan orucunda da hüküm aynıdır. Eğer başladığı oruç tamamlanmadan âdet görmeye başlarsa o oruç bozulur ve kazası gerekir. Kur’ân-ı Kerim okumak Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’dan bir âyet veya bir âyetten daha da az olsa okumaları câiz değildir. Çünkü İbn-i Ömer ra’dan rivayetle Efendimiz sav لاَ تَقْرَأُ الْحَائِضُ وَلاَ الْجُنُبُ شَيْئًا مِنَ الْقُرْآنِ “Âdetli kadın ve cünüp olanlar Kur’ân’dan bir şey okumasın” buyurmuşlardır. İbn-i Mâce, Tahâret 105 ; Nesâî, Tahâret 170 ; Dârimî, Vudû 103 ; Tirmizî, Tahâret 98. Kur’ân’a dokunmak Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’ın tamamına veya tam olarak yazılmış bir âyetine dokunmaları veya onu taşımaları da haramdır. Zira Allah Teâlâ لاَ يَمَسُّهُ إِلاَّ الْمُطَهَّرُون“Ona ancak temizlenmiş olanlar dokunabilir” Vâkıa 79 buyurmaktadır. Ancak, kılıf veya kutu içindeki bir Kur’ân’a dokunmak veya taşımakta bir sakınca yoktur. Tavaf Hayızlı bir kadının Kâbeyi tavaf hariç haccın diğer menasiklerini yapmasında bir sakınca yoktur ama Kâbeyi tavaf etmesi haramdır. Mescide girmek Hayız ve nifas halinde bulunanlar ile cünüp olanlar camilere girip orada oturamazlar, içinden geçemezler ve itikafa giremezler. Buna delil teşkil eden hadis-i şerif şöyledir “Hiçbir hayızlı veya cünüp mescide giremez” Dârimî , Vudû 116 – İbn-i Mâce , Tahâret 92. Ancak yırtıcı hayvandan, donma tehlikesinden, hırsızdan ve buna benzer şeylerden korkmak ve kaçmak gibi zarûrî hallerde bu yasak kalkar ve selamete çıkana kadar mescide sığınabilir. Cinsel ilişkide bulunmak Hayız ve nifas halinde bulunan bir kadınla cinsel ilişkide bulunma ve üzerinde elbise gibi bir engel bulunmadan göbek ile diz kapağı arasından yararlanmak istimtâ şehvetle olmasa dahi haramdır. Hanımının bu bölgelerinin dışında kalan yerleriyle ve bu bölgelerin üzerinde elbise varken oynaşmasında bir sakınca yoktur. Boşanma Talâk Ay hâli devam eden kadını boşamak da câiz değildir. Çünkü böyle boşamalarda iddet süresi uzayacağından kadının aleyhine olan bir durum söz konusudur. Allah Teâlâ şöyle buyurur “Ey Peygamber ! Kadınları boşayacağınız zaman onları iddetleri içinde âdetten temiz oldukları sırada boşayın, iddeti sayın ve Rabbiniz olan Allah’tan korkun...” Talâk 1. Abdullah ibni Ömer hanımını ay hâlinde iken boşamış, Hz. Ömer de ra olayı Peygamber Efendimize haber verince şöyle buyurmuştur “Ona hanımına dönmesini söyle. Hanımını ya temizlendikten sonra ya da hâmile iken boşasın” Şevkânî , Neyl,’l Evtâr , vd.. Herşeye rağmen kadın ay hâli devam ederken boşanırsa, boşama geçerli olur ve böyle bir boşamaya “Bid’î Talâk” yani “bid’ât talâkı” denir. Yukarıda sayılan bütün yasakların sona erip ay hâli ve lohusa olanların ibadetlerini yapabilmeleri için, ay hâli veya lohusalık sürelerinin dolmasından hemen sonra guslederek temizlenmeleri gerekmektedir. Bu dönemler kadınların hassas oldukları dönem olmasından dolayı eşlerinin onlara karşı biraz daha anlayışlı olmaları, bir takım kusurlarını mâzur görüp müsâmahalı davranmaları gerekmektedir. Kadınlar ise ay hâli dönemlerinde beden temizliklerine daha çok özen göstermeli, mümkün olduğu kadar sık sık banyo yapmalı ve çevresindekileri rahatsız etmemek için gereken tedbirleri almada daha hassas ve duyarlı davranmalıdırlar. Karşılıklı bu saygı ve anlayış kuralları çerçevesinde aile ve toplumun daha huzrlu yaşamaları ve birbirleriyle kaynaşmaları sağlanmış olur.
adetliyken bebek görmeye gidilir mi diyanet